ÇOCUĞUNUZ-SEKS
ÇOCUĞUNUZ KENDİ KENDİNE SEKS YAPMAYA BAŞLADIYSA.ÇOCUKLARDA MASTURBASYON VE DÖL BOŞALTMA.
ERGENLİĞE GİREN ÇOCUĞUNUZA CİNSEL SEKS EĞİTİMİ.
Çocuğumuz sık sık mastürbasyon yapıyorsa psikoloğa götürmeli
Çocuğunuz yanınızda mastürbasyon yapıyorsa ne yapmanız gerek.
Buluğ Çağındaki Çocuklar.Mastürbasyona Yakalanma Devresine Girerler. Ekseriya Buluğ Çağında Boşalmalar Başladığından. Bu Çağda Onları Cinsel Yönden Eğitmek Gerekir. Onları Cinsel Konularda Cahil Bırakmamak Lazımdır. Kız-Erkeklerde Ergenlik ve Cinsel Eğitim Cinsel yaşam üzerinde gerçek bir bilgi sahibi olmaları için erkek çocuklara da regl kanamasının ne olduğunu anlatmak gerekir. Kız çocuklar da aynı şekilde erkeklerdeki cinsel mekanizmayı tanımalıdırlar.
Ergenlik çağında kız ve erkeğin birbirine saygı duyması ve sinirli hallerinde anlayış ve sabır göstermesi öğütlenmelidir. Ergenlikte Kız-Erkek Çatışması: Ergenlik çağındaki erkek çocuklar kendileri de bunalım geçirdikleri ve çocukluktan tam kurtulamadıkları için kız çocuklarıyla alay eder, onlara sözle sataşmaktan hoşlanırlar. Başlıca konu kızların belirmeye başlayan göğüsleriyle, regl kanamalarıdır. Bu alay ve sataşmalar kız çocuklarının zoruna gider onlara bir utanç ve aşağılık duygusu verebilir. Oysa dikkatli bir anne, kızına erkek çocukların ergenlik çağında geçirdiği değişimleri anlatarak hem gerekli bir bilgi vermiş hem de bu küçültücü duyguları önlemiş olur.
Anneler kızlarına erkek çocukların da bedensel değişimler geçirdiklerini kıllandıklarını, cinsel organlarının büyüdüğünü, seslerinin yakında çatlayacağını, erkek çocukları alçaltmadan ve çirkin göstermeden rahat ve doğal bir şekilde belirtebilirler. Hatta kızların regl kanamalarına karşılık erkek çocukların cinsel rüyalar görerek uykularında boşalma ile yataklarını ıslattıklarını anlatmalıdırlar. O zaman kız çocuk, ergenliğin yalnız kendi başına gelen, utanılacak bir durum olmadığını, erkek çocukların da, başka şekillerde ama aynı amaç ve yöne doğru hızla geliştiklerini anlarlar. Bu onlara, hem bilgi hem rahatlık sağlar.
CİNSEL EĞİTİM
Genç bir kız, adet görünceye kadar çocuk muamelesi görür, ergenliğe ulaşır ulaşmaz hareketlerinden kuşku duyulan, güvenilemeyen ve cinselliği nedeniyle izlenmesi gereken bir durumdadır. Böylece genç kız bu gelişmeleri gizleme mecburiyetini duyacaktır. Gelişen, dikleşen memelerini bir suç delili gibi gizleme çabasında olacaktır. Eğitim eksikliği nedeniyle cinsel organ ve dürtülerin ortaya çıktığı ergenlik ve gençlik yıllarında çevreden gelen, cinselliği ayıp, kötü, kirli, aşağılık, pis olarak niteleyen görüşler, çocukları ve gençleri hayatı boyunca cinselliğe utanılması gereken bir konu olarak bakmağa zorlamaktadır. Bu konuların ayıp sayılması, aşağılanması cinsel kimliğin benimsenmesini engellemiş olur. Bu ise evliliğin temelini oluşturan cinsel yaşamda evlilik bunalımlarına neden olur.
Özellikle kadınlar cinsel dürtü ve ilgilerini eşlerine göstermeyi ayıp sayacak şekilde şartlandırıldıkları için, cinsel birleşmeye ortak olmaları gerektiği gerçeğini de benimseyemezler. Ve ilk günler de cinsel yaşama katkıda bulunmazlar. Ağır davranırlar yapılması gereken, içten geldiği gibi tabii davranmak ve cinsel yaşamın hakkını vermek ve yaşamaktır. Cinsel eğitim, ilkokul öncesi evde başlayan, sonra ilköğretim ve lisede çocukların ilerideki yaşamları için gerekli olan cinsellikle ilgili konuların anlatılmasıdır.
Cinsel Eğitimin Aşamaları: 1) Okul öncesi aile tarafından verilecek eğitim, 2) İlköğretimde verilecek bilgiler.
3) Lise de verilecek bilgiler. 1) Okul Öncesi Aile Tarafından Verilecek Bilgiler: Çocuğun konuşmaya başladıktan sonra cinsellikle ilgili soracağı ilk soru cinsel organının ne olduğudur. Buna cevap verirken anne baba, bu soruyu ciddiye aldığını belirtecek şekilde, lafı döndürüp dolaştırmadan sakin bir ifadeyle nasıl ağzı yemek yemeye, gözü etrafını görmeye yarıyorsa, orasının da çiş yapmaya yaradığını söylemek yeterlidir. Daha sonraları annelerinin memelerine gözleri takılır. Annelerin bebek doğurduğu zaman bebeklerin beslenmesi için memeleri olduğu anlatılmalı, buradan gelen sütle bebeklerin beslendiği söylenmelidir. Kesinlikle ne kadar küçük olursa olsun çocuğa bu konularda yalan söylenmemelidir. Ve yanlış bilgi verilmemelidir. Bu yaşlarda çocuklar az bilgi ile de yetinirler. En mühim nokta çocuğa sorduğu kadarının cevabının verilmesidir.
Gereksiz bilgi vermeyiniz. Diğer bir önemli soru ise hele annede bir gebelik oluştuysa kardeş bekleniyorsa, onun nasıl oraya girdiği? Kendisinin nereden geldiği? Kendisinin de annesinin karnından mı çıktığı? v.s. Aile çok bilgili ve meraklı dahi olsa fazla detaylı bilgi vermekten sakınmalıdır. Kısaca, örneğin: Annelerin karnında bebeklerin oluşması için bir yer vardır, bebek orada gelişir sonra iyice büyüyünce bacaklarının arasındaki bir delikten çıkar,denilmelidir.
2) Çocuklara İlköğretimde Verilecek Cinsel Bilgiler:
Pek çok öğretmen ve anne baba cinsel eğitimden “üremeyle ilgili bilgileri” anlamaktadır. Üremedeki olaylar cinsel eğitimin sadece bir parçasıdır. Cinsel eğitimde önemli olan tek tek biyolojik ve fizyolojik olayların öğretilmesi değil, insanın bu yönüne cinselliğe karşı gereken tavrın takınılmasıdır. Çocukta görülebilecek yanlış bir tavrın oluşmasının önlenmesidir. Çocukların kız veya erkek kendi vücutlarını ruhen kabul etmelerini, cinsel kimliklerinin oluşumunu sağlamaktır. Vücudun herhangi bir yerinin kötü, pis, tehlikeli olmadığını belirtmektir. Onları cinsellikle ilgili yersiz korku ve sıkıntılara karşı aydınlatmaktır.
İlköğretimde, örneğin Hayat Bilgisi dersinde organlar incelenirken, sınıflar kız-erkek karışımı olmasa anlatım daha rahat olur. Doğrusu da budur. Cinsel organların da yapıları ve ne işe yaradıkları ölçüyü kaçırmadan anlatılmalıdır. Önemli olan öğretmenin ciddi ve rahat olabilmesidir. Bitki ve hayvanlardan örnekler vererek dişi ile erkeğin birleşmesinin normal bir şey olduğunu ifade ederek kısa fakat doğru bilgi vermesidir. İlkokul öğrencisine cinsel ilişkiyi ayrıntılarıyla anlatmak gereksizdir. 3) Ortaokul ve Lisede Verilecek Cinsel Bilgiler:
Çocukluktan gençliğe geçen çocuklarımıza verilecek cinsel bilgiler,orta ve lisedeki edebiyat veya matematik dersinden çok daha önemlidir. Bu hassas konuda kanımca, öğretmenden çok anne babanın çocuğa verdiği eğitim önemlidir.Anne baba ve öğretmenin vereceği bilgiler çelişkili olmamalıdır. Cinsellik konularında çocuklar yanlış yönlendirilmemelidirler. Onlara bir şeyler öğretmeden önce sabırla dinlemeli, onlara her zaman soru sorabilecekleri yakınlığı sağlamalıyız. Ayrıca sevilmeyen, önemsenmeyen, ihmal edilen çocukların ileride cinsel ve diğer ilişkilerde kendilerini rahat hissedemeyeceklerini unutmamalıyız.
Yukarıda da değindiğim gibi cinsel eğitimin temelinde anne babanın şefkat ve sevgi göstererek anlayışla çocukların soru ve sorunlarına cevap vermeye çalışması önemlidir. Anne kız, baba da erkek çocuğa klavuz olmalıdır.
Mühim olan konuların konuşulabilmesidir, anne babanın bütün sorulara cevap verebilecek yetenekte olması şart değildir. Yaşlarına uygun ahlaksızlığa teşvik etmeyen, cinsel bilgiler içeren kitaplar verilmelidir. Anlatılmayan şeyleri kitapta bulacaktır. Mesela, elinizdeki bu kitap gibi. Sağlıklı bir toplum, sağlıklı ailelerden oluşacaktır, istenilen de cinsel dürtüleri uyanmaya başlayan gençlerin mutlu bir geleceğe yönelik hazırlanmalarıdır.
Cinsellik kimsenin tekelinde değildir. Ayrıca özellikle AİDS gibi cinsel birleşme ile bulaşan hastalıklara dikkat çekilmeli. Gençlere zührevi hastalıklar mutlaka öğretilmelidir. Bütün bu teknik bilgilerden başka gençlere içinde bulundukları toplumun inançları ve değer yargılarını da kabul ettirmek onlara kızlık bozulması, istenmeyen gebelik gibi, altından kalkamayacakları ilişkilerden kaçınmalarını önermeliyiz. Boyalı basın ve TV’lerdeki şu veya bu toplumun İslam dışı ve genel ahlak dışı olan yaşam tarzlarını ve değer yargılarını, ideal ve doğru diye kendi toplumumuza sunmamalı ve sunulanlar da kabullenilmemelidir. Kızın Ergenlik Döneminde Dikkatli Bir Annenin ve Babanın Görevleri: Bir anne ergenlik çağındaki genç kızına baba da oğluna bu konudaki en sağlıklı ve tarafsız bilgiyi vermelidir. Anne bununla da yetinmeyip kızına dişiliğiyle övünmesini öğretmelidir.
Yalnız, yaşı daha küçük olduğundan şimdilik kendini tutması gerektiğini, ancak sırası gelince kadın ve dişi olmaktan büyük zevk alacağını anlatmalıdır. Gençlere küçük yaşta cinsel yaşama atılmanın sakıncaları anlatılmadan, doğru dürüst bilgi verilmeden, sağlıklı yöneltmeler yapmadan gençleri baskı altında büyütmenin yaratacağı başka bir bunalım da, gençleri düzensiz bir yaşama yöneltirken mantıksız buldukları baskıya isyan ederek genç yaşta cinsel yaşama yönelirler. Bu da kendileri için olumsuz sonuçlar doğurabilir. Kısacası, kız çocuğunu kadınlığa hazırlayan anneye güç ama yaşamsal görevler düşmektedir. Daha ergenlik öncesinden çocuk cinsel konularda bir takım sorular sormaya başlayacaktır. Anne bunlara doğru, fakat basit ve kısa cevaplar vermelidir. Çocuğun öğrenmek istediğinden fazlasını söylerse onu şoke edip korkutabilir. Azını söylerse kızın saygı ve güvenini yitirdiği gibi kızı cahil bırakabilir.
Çocuğun sorduğu soru dikkatle dinlemeli ve tam dozunda cevaplandırılmalıdır. Çünkü çocuk geliştikçe daha ayrıntılı ve özel şeyler öğrenmek isteyecektir. Anne de bunları cevaplayacaktır. Bunlara biraz utanmadan cevap vermek zordur ama anne kendini zorlayarak Rahat ve Doğal bir tavırla konuşmalı.
Cinselliğin,Dişiliğin Utanılacak,Korkulacak bir şey olmadığını kızına açıklamalıdır. Küçük kızlara ve yeni geç kız olan çocuklara yapılacak en doğru yönlendirme bizce şudur: “Dişilik ve kadınlık güzel, övünülecek şeylerdir. Cinsel yaşam zevklidir. Ne var ki cinsel içgüdü aynı zamanda tehlikeli derecede kuvvetli, kontrol edilmesi güç bir duygudur. Bu yüzden cinsel duygularını bir kızın evleninceye kadar kontrol altında tutmasında, cinsel yaşama sırası gelince atılmasında yarar vardır. Nikahsız cinsel hayata erken başlamak, hüsran felaket getirir. Fakat cinsel yaşama evlenince başlamak ise mutluluk, tatmin ve yaşam zenginliği sağlar. Anne kızına bu konuda en doğru yolu gösterecek kişinin kendisi olduğuna kızını inandırmalıdır.Anneler,kızınızla, babalar oğlunuzla arkadaş olunuz.
Sizi saysın, sizden çekinsin ama asla korkmasın. Bilsin ki başına en büyük bir felaket bile gelse onun en candan yardımcısı, ilk koşup geleceği, sığınacağı insan sizsinizdir. Çocuklarınız buna inanırsa gençliğinin bir çok acıklı ve tehlikeli tuzaklarından kurtulabilirler. Ergen kızları bunalıma iten etkenlerden biri de kandan korkup tiksinmeleridir. Regl kanamaları sırasında kendilerini pis ve iğrenç görerek utanca ve küçüklük duygusuna kapılabilirler.
Bunun önlenmesi gerekli ve zorunludur. Bu konuda da genç kızın en büyük yardımcısı annesi olabilmelidir. Ona regl sırasında kendini nasıl temiz tutması gerektiğini öğretmeli, kızın yaşı küçükse gereken yıkama ve temizleme işlemlerinde anne bizzat yardımcı olmalıdır. Bu konularda bilgisizce büyütülen kızlar, sonradan erkekleri tiksindirerek mutsuz olur,küçük düşerler.Aşırı titiz olan kızların kan korkusu ve tiksintisi giderilmezse bu kızlarda aşırı temizlik kompleksi başlar.
Kendilerini, yani kadınlıklarını kirli buldukları için bilinç altından gelen bir tepkiyle aşırı temizliğe düşkün yetişirler. Sonradan durmadan evlerini temizleyip duran, erkeklerini temizlik işkenceleriyle ezen, onları rahatsız eden, öfkelendirip soğutan birer kadın olurlar. Kendi kadınlıklarına kirli iğrenç bir şey gözüyle baktıkları için cinsel zevk de almazlar. Kısacası her yönden başarısız ve mutsuz birer eş olmaya mahkumdurlar.Regl kanaması ortalama olarak 12 ile 15 yaşları arsında başlar.
Sekiz dokuz yaşında aybaşı olan kızların yanısıra çok daha geç kanayanlara da rastlıyoruz. Onbeş yaştan sonra regl olan kızlar bir doktora göstermekte yarar vardır.
Erkek çocuklar ise ergenlik 13-15 yaşlarında başlar. Baba oğluna ergenliği ve guslü öğretmelidir. Mastürbasyon, ilk planda cinsel doyuma ulaşma amacına yönelik kendine özgü cinsel bir faaliyet olarak tanımlanırsa, Otoerotizm bireyin kendi bedenine yönelik olarak geliştirdiği, mastürbasyon da dahil olmak üzere her çeşit haz alma durumunu içermektedir. Organların ve duyarlı erojen bölgelerin cinsel doyum noktasına dek uyarılması bunlar arasında en belirginidir.
Diğer yandan sokakta, evde birtakım el hareketleriyle cinsel organlarını yerleştirir gibi yapan erkek ile saç, yüz ve cildini ara sıra hafif hafif okşamakta olan kadın, örtük bir otoerotizm sergilemektedir. Bunlar tam anlamıyla normal davranışlardır ve otoerotizm, az ya da çok ölçüde her insanda bulunmaktadır. Çocukluk çağında cinselliğe karşı duyulan yoğun ilgi dönemlerini saptayarak bu dönemlerde görülen mastürbasyon faaliyeti ile cinsellik tutumları arasındaki bağlantıyı kurmuş olan Freud'dur.
Freud'un çalışmalarında mastürbasyon, otoerotizm terimi ile karşılanır ve açıklandığı gibi, geniş kapsamlı bir çerçeve içinde düşünülür. Çoğu erkekler belirli cinsel tepkileri verme yetkisine sahiptir. Zaten birçok erkek çocuk penisleri sertleşmiş olarak doğarlar.
Her iki cinsin bebeklerini de cinsel organlarını yatağa, halıya veya herhangi bir oyuncağa sürterken gözlemek mümkündür; bundan fiziksel bir haz duydukları da kuşkusuzdur. İlk başlarda hareketlerini kontrol edemedikleri için, daha doğrudan bir uyarma için ellerini kullanmazlar. Ama bir süre sonra bunu da keşfedeceklerdir. İstenerek yapılan bu mastürbasyon sık sık orgazma kadar sürdürülür.
Çocuğun orgazm yeteneği yaşla birlikte artar. Beş yaşına geldiğinde erkek çocukların yarıdan çoğu orgazma ulaşmıştır.
Bu oran 10-13 yaşları arasındaki erkek çocuklar için yüzde 80'e yakındır. Ergenlikten önce meni üretilmediği için bu orgazmlarda doğal olarak herhangi bir sıvı fışkırması olmaz. Olmaya başladığı zaman bile bir süre fışkıran meninin içinde sperm hücreleri bulunmayabilir. Genelde orgazma kadar kendi kendini uyaran kız çocuğu sayısı erkeklerden azdır. Bunun bir nedeni; iki cinsin farklı anatomisidir.
Penis çok daha kolay ellenebildiği gibi, sertleşmesi de dölyolunun ıslanmasından daha barizdir. İkinci bir neden ; kızların toplumsal koşullanma sonucu öğrendikleri, pasif ve cinsellikten uzak tutumları olabilir. Kız veya erkek çocukların kendi kendilerini uyardıklarını farkeden anne-babalar, paniğe kapılarak çocukları bundan vazgeçirmek için ceza vermekle tehdide kalkışırlarsa, büyük bir yanlış yapmış olurlar.
Gizlice mastürbasyona devam edecekleri için bu tehdit yalnızca gereksiz suçluluk duygularına neden olacaktır. Cinsel tepki ; insan vücudunun normal bir işlevi olup, fiziksel zarar vermesi veya çocuğun büyümesini engellemesi söz konusu değildir. Pek çok çocuk için büyümenin bir parçasıdır ve bu olaydan zevk almamalarnı gerektiren herhangi bir tıbbi neden yoktur.
Buna karşılık mastürbasyonun kamu içinde kabul görmeyen çok kişisel ve özel bir eylem olduğunu, fakat mahrem yapılan her işin mutlaka kötü, ayıp veya günah olmadığını çocuklara iyice açıklamak gerekir. Bu tür olumsuz yankıların önüne geçildiği takdirde, kendi kendini uyarmanın çocuklar açısından yaratacağı bir sorun yoktur.
ERGENLİKTE KENDİ KENDİNE DOYUM..
Ergenlikte hormonal değişiklikler, cinsel tepkilerde büyük bir artışa yol açar. Hele erkek çocukları çok çabuk coşkulanırlar; vücutları meni sıvısını üretip fışkırtmaya hazırdır artık. Bazı durumlarda meni fışkırması erkek çocuğu uykudayken kendiliğinden olur. İlk boşalmalarını bu şekilde yaşayan çocuk sayısı az değildir. Kız çocukları meni üretmedikleri ve boşaltmadıkları halde daha ender olarak uykuda orgazma ulaşırlar. Kız ve erkek çocuklar arasındaki bu fark, istenerek yapılan mastürbasyon için de geçerlidir.
15 yaşına geldiklerinde kızların yalnızca yüzde 25 kadarı kendi kendine doyuma ulaşırken, erkeklerdeki oran yüzde 100'e yakındır. Ancak erkek ergenliğinin evrensel diyebileceğimiz bu deneyimi sıklık ve teknik açısından bireyden bireye çok çeşitlilik gösterir. Bazı oğlanlar düzenli ve sık kendilerini uyarırken, diğer bazıları seyrek veya kısa bir yaşam devresinde kendi kendilerini uyanrlar.
Teknik olarak da, elle okşayıp sıkmaktan yatağa, yastığa sürtmeye kadar çeşitli yöntemler uygulanabilir. Sonuç olarak, hangi yöntemle olursa olsun, ergenlikteki erkek kısa sürede, isteğe bağlı olarak orgazma nasıl ulaşabileceğini öğrenir. Vücudunun tepkilerini tanıyarak zamanla bunlar üzerinde bir denetim kurabilir. Böylece yeni gelişen cinsel yeteneklerine hakim olma duygusunu geliştirir. Erkeklerin, cinsel konularda birbirlerine bilgi aktarmada kızlardan daha atılgan oldukları bir gerçektir.
Bu yaştaki erkeklerde başlangıçta yakın çevreden, hatta aile içinden bir kadının düşünülmesi doğaldır. Çoğunlukla da açık saçık bir fotoğraf ya da filmden görüntüler, ilk arzuyu uyandıran, hayalgücünü harekete geçiren etmen olur.
Mastürbasyon eşliğindeki düşlemeler daha ileri yaşlarda gelişmiş fantazilere dönüşebilir. Hatta fiziksel açıdan mekanikleşmeye ve can sıkıcı bir hale dönüşmeye yatkın olan kendi kendini tatmin, bu fantaziler sayesinde çekiciliğini korur. Bazı erkeklerin kendini tatmin sırasında ipek, kürk gibi dokunulması hoş maddeler, çeşitli kokular bulundurdukları ,hatta üzerine meni akıtmak amacıyla fahişeler kiraladıkları görülmüştür.
Kızlar da çeşitli mastürbasyon tekniklerine başvurabilirler. En duyarlı nokta klitoris olmakla birlikte, aşırı uyarma acı verebileceğinden genellikle bütün olarak vulva ellenir. Bazıları, parmak veya yuvarlak bir maddeyi dölyoluna sokarak cinsel birleşmeyi taklide çalışırlar.
Vulvayı yastık veya koltuk kenarı gibi nesnelere sürterek doyuma ulaşanlar çoktur. Çoğu erkek çocuğu mastürbasyonun nasıl yapılacağını kendinden daha büyük arkadaşlarından öğrenirken, kızlar bu pratiği genellikle yalnız başlarına geliştirirler. Gerçekte yaptığının ne olduğunu bilmeden yıllarca kendi kendini uyarmış olan kızlara rastlamak olasıdır.
Hemen tüm yeni yetme erkek çocukları kendi kendini uyardıkları için, özellikle bunları, anne-babalarının bilimsel gerçeklerden haberdar etmesi önemlidir. Mastürbasyonun kendi içinde zararlı olmadığını, hiçbir zaman aşırıya kaçamayacağını anlatmaları gerekir.
Kısa bir süre içinde kimi insanlar diğer bazılarından fazla sayıda orgazma ulaşabilirler, ama kimsenin kendi kendini çok fazla uyarması diye birşey söz konusu olamaz. Çünkü bir süre sonra eğer dinlendirilmeyecek olursa vücut zaten tepki göstermektedir.
Gençlerin gerilimlerini gidermesi ve düş dünyalarını uyarması açısından mastürbasyonun yararlı bir edim olduğu söylenebilir. Gebeliğe ya da cinsel hastalıklara da yol açamayacağı için tedirgin edici bir yanı da yoktur. Ayrıca kızların da erkeklerin de ilerideki yaşantılarında eşleriyle daha iyi yatak arkadaşı olmalarına yardımcı olabilir. Sık sık kendi kendini uyaran bir erkek çocuğu, hareketini keserek veya yavaşlatarak boşalmasını ertelemeyi öğrenir.
Keza bir genç kız da mastürbasyon sayesinde daha hızlı orgazma ulaşmayı öğrenecektir. Bu deneyler ileride eşlerin cinsel uyum sağlamasında da yararlı olacaktır. Ancak mutlaka belirtilmesi gerekir ki, bazı bunalımlı ve yalnız gençler için mastürbasyon bir tutku haline gelebilir.
Genellikle bunalımın temelinde, okul veya evdeki yoğun baskı türünden cinsel olmayan bir sorun yatar. Mastürbasyon bu durumda, gerçek sorunla yüzyüze gelmemek için başvurulan bir kaçış veya yalancı bir özürdür. Tabii ki burada çözülmesi gereken, temeldeki gerçek sorundur.
KIZLARDA MASTURBASYON..
Kız çocuklar, önceleri kendi kendini uyarma faaliyetlerini erkekler kadar sık yürütürken, ergenlikte ilk adet kanamasıyla birlikte gelen yeni bir etkinin altına girerler. Freud'a göre penisin kadındaki karşılığı olan klitoris, çocukluktaki önemini yitirir. Daha doğrusu, klitoris çevresinde gelişmekte olan erkeksi cinsel arzu baskı altına alınır.
Dolayısıyla erkekler aktif bir mastürbasyon dönemine girerken, kız çocuklarda tam tersine mastürbasyona sırt çevirme başlar. Kendi kendini tatminin erkeğin cinsel yaşamında önemli bir yer tutması ve kızlarda klitorisin baskı altına alınması, daha sonraki dönemlerde kadın ve erkek cinselliğinin başlıca farklılığını oluşturur. Kendi kendine tatmin etmeyi, erkeklere oranla daha düşük ölçüde uygulayan ve çoğunlukla bir erkekle cinsel birleşmede bulunduktan sonra bu işe başlayan kadınlar arasında ergenlik ve kızlık döneminde mastürbasyon yapanların sayısı oldukça azdır. İlk birleşmeden sonra mastürbasyon yapan kadınlara daha sık rastlanır. Kadınlarda cinsel organ bölgesinin elle, yastıkla, akarsuyla ve benzeri yollarla uyarıldığı görülür. Bazı durumlarda ise, dölyoluna penis biçiminde herhangi bir nesnenin sokulduğuna rastlanır.
Pek çok yerde cinsel arzuları geliştirici eşyalar satan dükkanlarda vibratör adı altında fallus biçiminde pil akımı ile titreşimler sağlayan gereçler satılmaktadır. Fakat uygulama yolu ne olursa olsun, kadın bilincinde mastürbasyon, erkeğe kıyasla daha belirsiz bir uyarı şeklindedir. Öyle ki, bazan uzun süredir kendi kendini tatmin etmekte olan bir kadının, yaptığının ne olduğunu çok sonradan fark ettiği görülebilir. Kadınlar arasında mastürbasyonla ilgili ilk bilgileri yazılı bir kaynaktan öğrenenler yüzde 43 gibi oldukça geniş bir kesim oluştururlar. Evlilik ya da cinsel birleşme öncesi dönemlerde, karşı cinsle ilk karşılaşmalarda algılanan okşanmanın, öpüşmenin yol açtığı erotik uyarımlardan sonra mastürbasyona yönelenler de vardır. Bazı genç kızların da, tanık oldukları bir cinsel birleşmeden heyecan duyarak kendi kendilerini tatmine başladıkları tespit edilmiştir. Dolayısıyla ergenlikte mastürbasyonun, bireylerin temel cinsel tavırlarının yerleşmesinde aracı olduğu söylenebilir. Bu evrede, yoğun bir elle doyum dönemi geçiren erkekte, cinsel arzu peniste odaklaşır; hem fiziksel hem de sembolik açılardan cinsel organlara merkezi bir konum tanınır. Diğer yandan ergenlikte mastürbasyonun reddi, kadın cinselliğini, aktiflik potansiyelinin ortadan kalkması şeklinde etkiler.
ÇOCUKLARDA CİNSEL EĞİTİM ANNE - BABALAR ..
Üst sosyoekonomik seviyedeki ebeveynlerin çoğu, çocuklarının cinsel aktivitelerini ikaz etme, ahlak dersi verme, azarlama gibi tepkiler gösterir ve nonverbal davranışlarda bulunurlar (görmemezlikten gelme, kapıyı kapama ve cinsel konuları konuşmaktan kaçınma) (Finkelhor 1980). Çocuklarını cinsel aktivitelerini yanlış tanımlarlar yada o davranışların cinsel olmadığını düşünürler. Babalar nadiren cinsel eğitime katılır. Seks hakkındaki konuşmalar sıklıkla kızlar ile anneler arasında olur, anne-kız arasındaki konuşmanın konusu sıklıkla adet görme ve evlilik öncesi cinsel ilişkinin olumsuz yönleri üzerine odaklanır (Gagnon ve Simon 1973).
Ergen erkekleri %64’ü, ergen kızların %33’ü ebeveynlerinin cinsellik hakkında kendileriyle konuşulmadığını bildirmiştir. Ebeveynlerin %85-95’i çocuklara herhangi bir erotik davranıştan asla söz etmedikleri bildirmiştir (Gagnon ve Simon 1973). Çocuklar büyük olasılıkla cinsel bilgileri kendi cinsiyetteki arkadaşlarından öğrenmektedirler (Gebhard 1977).
Okuma materyallerinden ve öğretmenlerinden ebeveynlerinkinden daha fazla öğrenirler. 1000’den fazla ebeveynle yapılan bir araştırmada, Gagnon (Gagnon ve Simon 1973) , hiç bir anne babanın küçük kızlarının klitorisinin ismini kızına söylemediği saptanmıştır. Ebeveynler seks konusunda konuşmayı tekrar tekrar ertelemektedir.
Konuşsalar bile, aşk, gebelik, ve erkek-kadın arasındaki farklılıklar gibi güvenli konuları konuşmayı tercih etmektedirler. Masturbasyon, cinsel ilişki, ve homoseksüalite gibi riskli konularda hemen hemen her zaman kaçınmaktadırlar. Ebeveynler homoseksüaliteye karşı onaylamadıklarını nonverbal olarak göstermektedirler. Erkek çocuklar, diğer erkeklere dokunma, öpme ve kucaklamalara karşı ikaz edilir. Oyunlarda bu tür davranışlarda çocuklar birbirlerini “ibne” gibi sık çağırır.
Çocuk yetiştirmede ebeveyn yaklaşımlarında sınıfsal farklılıklar gözlenir . Profosyenel ve üst SES ebeveynler çocuk cinselliğine karşı nispeten açık ve kabul edicidir. Üst SES anneler, çocukların ilgilerine açıklık getirerek nötralize etmeye eğilimli iken, işçi sınıfı aileleri bu ilgileri bastırmaya eğilimlidir. ERGEN... 6-8 yaşlarında adrenal androjen sekresyon artışı başlar ve ergenlik ortasında pik dereceye ulaşır. 9-13 yaşları arasında gonodotropin indükleyici hormonda keskin bir artış olur.
Erkek ergenlerin ulaştıkları testesteron seviyeleri kızlarınkinin 8 katıdır (Udry ve ark, 1986). Erkeklerdeki yüksek androjen seviyeleri erotizmdeki büyük artışı tetikler (Money 1961) Serbest testesteron indeksi cinsel motivasyon ve davranışın tek güçlü belirleyicisi olur (Udry ve ark. 1985, Udry ve Billy 1987): erkekler inatçı ve tekrarlayan cinsel düşünceler ve penil ereksiyondan dolayı yogun olarak utanmaya başlarlar. Kızlar erkeklerden yaklaşık 2 yıl önce puberteye girerler.
Değişiklikleri 3 veya 4 yılda tamamlarken, erkeklerin 4 veya 5 yılını alır. Kızlardaki menarş östridiol artışı ile belirginleşir, 19 yaşına kadar erişkinlerdekine benzer. Progesteron artışı daha sonraları olur, menarşın ilk 2 yılında sikluslar sıklıkla anovulatuvardır. Puberte döneminde adrenal androjen artışları olur, kızlarda erotejeniktir fakat erkeklerden daha düşüktür. Ergen kızlarda hormonların seksüel davranış üzerine etkisi zayıftır fakat fakat motivasyon üzerine güçlü etkileri vardır (Smith ve ark. 1985).
Puberteye ulaşan erkekler daha az toplum içine girmeye, iddiacı ve daha az güvenli olmaya eğilimlidir fakat hevesli, konuşkan ve dikkat çekmeye eğilimlidir (Sorenson 1973). Kas yapıları, atletik görünüm ve cinsel açlık nedeniyle daha fazla kendilik değeri problemlerine sahip olma eğilimleri olur.
Kızların değişime tepkileri daha çeşitli olur. Bazıları memelerinin büyümesi gibi erken maturasyondan utanırken, bazı geç maturasyon gösterenler adetlerinin başlayıp başlamayacağı konusunda endişeler yaşarlar. Adetlerin başlaması kızların yaşamında önemli yer taşır. Pet kullanmaya başlamayla, vajinanın içinin veya dokunmanın ilk kez farkında oluyor olabilirler (Whisnant ve ark. 1979).
Ergenlerde biyolojik değişiklikler ile birlikte gerçek bir kriz oluşur. Ensestöz ve biseksüel karmaşalar, çatışmalar tekrar yaşanır ve cinsel yönelim ana mesele olur. Çoğu erkek ve kız heteroseksüel yönelimlere rağmen homoseksüel davranışlar gösterebilirler. Şimdilerde ABD’de ilk cinsel ilişkiye başlama ortalama yaşı kızlarda 16.2, erkeklerde 15.7’dir (Wyatt 1990, Zelnik ve Shah 1983).
Çoğu zenci ergen beyaz ergenlere oranla 2 kat daha fazla olarak 15 yaş öncesi cinsel ilişkiye başlar ve bunların %61’i düşük SES zencilerdir (Zabin ve ark. 1986). Kızlar ilişkiler konusunda erkeklere oranla daha ciddidir. Başlangıç cinsel ilişkiden sonra, kızlar sıklıkla uzun bir süre koitustan kaçınır. Erkekler bir kaç partner bulmaya eğilimlidir (Sonnestein ve ark. 1991). Cinsel aktif kızların sayısı 1971-1979 arasında artış gösterirken, 1982 de azalmıştır (Hofferth 1990).
Cinsel ilişkiye girmiş çoğu kız bunun yanlış yaptığını, keşke evlenen kadar bekaretim sağlam olsun diye düşünmektedir (Coles ve Stokes 1985). Mastürbasyon yapan erkek ve kızların 2/3’ü yaptıklarından dolayı suçluluk ve utanma hissetmektedir. Kötü, kirli ve ahlak zayıflığı olduğu görüşündedirler. Onlar aktif olarak kendi kendilerini kısıtlamaya çalışmaktadırlar (Yates 1993). Anne babalarını kendine yakın hisseden ve onlarla duygu düşüncelerini paylaşan ergenlerde erken yaşlarda cinsel ilişkiye başlama daha az olasıdır (Fox 1981, Shah ve Zelnik 1981). Flörtleri ebeveyn kontrolünde olduğunda, ergenler daha az olasılıkla cinsel ilişkiye başlamakta ve gebe kalmaktadır (Hogan ve Kitigawa 1985).
Orta derecede katılık gösteren ebeveynlerin ergenlerinde daha az olasılıkla cinsel yaşantı olmaktadır (Miller ve ark. 1986). Adolesan kontraseptif kullanımı geçen 20 yıla oranla iyileşmiştir fakat halen çoğu genç hiç veya nadir kullanmaktadır (Santelli ve Beilson 1992). Ergenlerde cinsel ilişki sonrası gebe kalma olasılığı daha yüksektir (Jones ve ark. 1985). Ergenlerin kontraseptif kullanmamalarının bir çok sebebi vardır: Erkekler için: sıklıkla kendilerini ispat etmeyle ilişkilidir veya fırsat olduğunda hemen yapma isteğidir. Erkeklerin çoğu kontrasepsiyonun kızların sorumluluğu olduğu görüşündedirler.
Kızlarda kontrasepsiyon kullanılmaması plansız seks ile ilişkilidir. Çoğu genç kız için seks yapmayı planlamak ahlaksız olduğu görüşü vardır. Maalesef seks yapmayı planlamayan kızlar, ilk ilişkilerinde kontrasepsiyon kullanma olasılıkları düşüktür (Zelnik ve Shah 1983). Ders başarısı düşük ergenlerde büyük olasılıkla daha erken sekse başlamaktadır (Abrahamse 1988, Hofferth 1987, Robbins ve ark 1985).
Erken cinsel ilişkiye girme ile suç işleme, sigara içme, ve ilaç-alkol kötüye kullanımı gibi diğer risk davranışları ilişkili olduğu saptanmıştır (Rosenbaum ve Kandel 1990, Orr ve ark. 1991). Bütün abortusların 1/3’ü ergenlikte olmaktadır (Santelli ve Beilenson, 1992). Abortusu tercih eden kızlar: yaşları küçük, okulları iyi, gelecek için planları var ise, iyi eğitimli ebeveyni varsa, dini düşünceleri baskın değilse, gebeliğe karşı olumsuz tavırlı arkadaşları var ise (Hofferth 1987).
ADOLESAN EROTİZMİ
Düşük SES’teki erkek ergenler mastürbasyonu kısırlaştırıcı olarak düşünür ve yüksek SES’ ergenlerine oranla daha az olasılıkla mastürbasyon sırasında fantazi kurarlar (Gagnon ve Simon 1973). Mastürbasyon üst SES’te daha kabul görücü iken, sıklıkla suçluluk ve anksiyete eşlik etmektedir (Kinsey ve ark, 1948). Ergenlikte, erkek çocukları kızlara oranla mastürbasyona çok daha açıktır . 15 yaş öncesi erkeklerin %80’i , kızların %20’si mastürbasyon yapmıştır (Kinsey ve ark 1948, 1953). Son zamanlardaki veriler ergen kızların %24’ü mastürbasyon yaptığına işaret etmektedir (Coles ve Stokes 1985). Mastürbasyonda cinsel ve agresif gerilimleri kişi kendi regüle ettiğinden dolayı, genital uyarılmaya sıklıkla fantaziler eşlik eder.
Fantazinin içeriği bilinç dışı olabilir veya günlük rüya, oyunlar veya ilişkiler olabilir (Freud 1965). Fantaziler sıklıkla çocuk kalma arzularını ve yetişkin olama arzularını yansıtır (Moore 1975). Sağlıklı ergenler cinsel partner arayışını içeren mastürbasyon fantazilerine sahiptir. Erkek ergenlerin fantezileri dışa dönük ve agresif fantaziler olup, cinsel arzuları genitaller üzerine odaklaşmıştır. Ergen kızlarda otoerotik aktivitelere daha az açıktırlar ve daha az olasılıkla bilinçli fanteziler eşlik eder. Erkeklerden farklı olarak kızlar genitallere odaklaşmazlar, genital öncelik flörtten daha sonra gelir (Lamb 1980).
Mastürbasyonla orgazma ulaşan kızlar bile kendi genitalleri zevk kaynagı olarak tanımlamazlar. Kızların mastürbasyon fantezileri romantizm ve sevgi üzerine odaklaşmıştır ve sıklıkla pregenital teşhircilik, sadomazoşizm ve narsistik temalar içerir (Moore 1975). Her iki cinsiyette yaşın artmasıyla fanteziler realistik ve dışa dönük olmaya başlar. Ergen kızların %60’I, erkeklerin %32’si fantezilerinde gerçek kendilerinden farklı olarak kendilerini hayal ettiklerini bildirmiştir.
Kadınların fantezileri daha çok görünüşleri ile ilgilidir. Kızların yarısı fantezilerinde kendilerini daha güzel olduklarını, %23’ü daha ince göründüklerini bildirmektedir (Kirkendall ve McBride 1990). Yetişkin kadınlarda da fantezilerin çoğu fiziksel görünüş ile ilgilidir. -Cinselliğin Gelişimi Üzerine 4 teori vardır: 1. Kognitif-Gelişimsel Teori 2. Sosyal Öğrenme Teorisi 3. Analitik Teorisi 4. Biyolojik Teori Analitik teori davranışları iç güçler yönünden açıklarken, bilişsel-gelişimsel teoriler davranışları kişinin bilişsel dünyası ile dış dünyadaki realitenin etkileşimi olarak açıklamakta, öğrenme teorileri uyaran-tepki ilişkisi ile açıklamakta, biyolojik teoriler genetik ve çevresel etkiler üzerinde durmaktadır.
Bireyleri seksüel olarak birbirinden farklı kılan şeyleri anlamada bu 4 teoride gereklidir. Kognitif-Gelişimsel Teori: Piaget (1950) egosentrik düşünceden sosyalize olmuş düşünceye doğru öğrenme sürecini izlemiştir. Tekrarlayan davranış serileri öğrenmeye yol açar ve sonrasında iç değişikliğe yol açar. Gelişim içsel olarak motive olur ve etkileşim içindedir. Kognitif-gelişimsel teoriye göre(Kohlberg 1966, Piaget ve Inhelder 1958), çocuk, seksüel şemaların oluşmasıyla ilk önce erkek-kadın ayırımını öğrenir.
Bu, 5 yaş civarında erkek veya kadın bilişsel kendini kategorizasyona yol açar. Daha sonra çocuk tanımladığı cinsel rolün belli stereotipi hareketlerini ayırt eder. Bu cinsiyet tipine bağlı ilgiler, tutumlar, ve değerler aynı cinsiyetteki ebeveyn dahil kendi benzeri kişilere spontan olarak yönelmeye başlar. 8 yaş civarında çocuk selektif olarak ebeveynin özelliklerini internalize eder.
Sosyal Öğrenme Teorisi:
Sears (Sears ve ark. 1957) ve Mischel (1966) sosyal öğrenme teorisi: çocukların sürekli sosyal ortamla ilişki içinde olduğunu, gittikçe başkalarıyla iletişimi arttığı ve sosyalize davranışlardan doyum sağladığı görüşü vardır. Teni şeyler bir önceki üzerine kurulur. Bu sürekli ilave olan şeyler çocuğun geleceğini şekillendirir. Gelişim çocuk ve ebeveynin ilişkisinin niteliğiyle ilişkilidir.
Ebeveyn cinsiyet tipine bağlı davranışları pekiştirmek amacıyla erkek ve kız bebeklere farklı tepkiler verirler. Daha sonraları erkek ve kız olduklarını ve kendi cinsiyetleri gösteren farklı karakterleri öğrenirler. Okul önceki yıllarda aynı cinsiyetteki ebeveynle özdeşim başlar. Özdeşim süreci cinsiyet rolü stereotipilerini benimsemeye dayalıdır. Öğrenilen rol stereotipileri sonraları güçlü ve saygın yetişkinlerin uygun davranışları ile pekiştirilir.
Analitik Teori:
Oral Faz, Anal faz, fallik faz, latenci diye psikoseksüel gelişim dönemlerine ayırmıştır. Odipus kompleksi üzerinde ayrıntılı durulmuştur. Biyolojik Teori: Cinsel Kimlikbir cinsiyeti oluşturan bir bireyin birincil tanımıdır. Cinsel rol erkeği kadından ayıran kültürden etkilenen yönü vardır. Cinsel Oryantasyon (Yönelim) özellikle cinsiyet yönünden bireysel erotik tercihini tanımlar.
Bu üç boyutun birbiriyle uyum içinde olması gerekmez. Erkeklik veya kadınlıkta varyasyonlar patoloji için gerekli değildir..
El İle Doyum - Masturbasyon - İstimna Masturbasyon, el ile tatmin denen bu olay, kişinin cinsel organı ile oynamak suretiyle doyuma gitmesidir. Bu adet genellikle 13-15 yaşlarındaki erkek ve kızlarda görülür. Değişik sebeplerle bu yaşın üzerindekilerde daha az görüldüğü ileri sürülmektedir. Cinsel organın el veye ne olursa olsun, herhangi bir cisme sürtünmesi veya göğüslerinde yahut göğüs uçlarında ve diğer cinsel bölgelerde sıkıştırma ve benzeri baskılarla yapılan bir uygulamadır.
Maksat orgazm olmaktır. Hristiyanlık da Masturbasyon VII. yy'da Canterbury'li Thedoros erkek ve kadının mastürbasyonu gibi ahlak suçları işleyenlere muamele konusunda bir tövbe yayınladı. XIII. yy.'da Thomas Aquinas cinsel sapkınlıklar arasında mastürbasyonu da sayıyor, bu eylemi mantığa aykırı buluyordu. Üremeye katkı sağlamıyordu.
Bu yüzden ensest, zina ve tecavüzden daha yanlıştı. Erkek mastürbasyonunun dehşeti bugün hala Roma Katolik Kilisesi'nin cinsel ahlak kılavuzlarında yer almaktadır ve "ciddi bir rahatsızlık" olarak nitelendirilmektedir. Bunun sebebi, kısmen değerli meninin "yanlış kullanımı" ve "ziyan olmasıdır". bununla beraber kadın mastürbasyonu göz ardı edilmiş veya önemsenmemiştir.
Denildiğine göre mastürbasyon, "Kutsal Kitap'ın bu günahı açıkça, ismiyle kınadığı kanıtlanmasa bile", 1054 tarihli bir karardan bu yana "ciddi bir şekilde hastalıklı bir eylem" olarak görülmüştü. Gayri meşru sayılıyordu, çünkü "bütünüyle gerçek sevgi bağlamında karşılıklı kendini vermenin ve insanın ürmesinin anlamından" yoksundu. XVI. yy.'a kadar erkek menisi "neredeyse insan" olarak görülüyordu.
Mastürbasyon, gece kirlenmesiyle meninin harcanmasından korkuluyordu İslam da Masturbasyon İslam alimlerinin bazıları evlilik dışı her türlü cinsel doyumu haram saymışlardır. Delil olarak da şu ayetleri göstermişlerdir: "Ve onlar ki, iffetlerini korurlar;
Ancak eşleri ve ellerinin sahip olduğu (câriyeleri) hariç. (Bunlarla ilişkilerden dolayı) kınanmış değillerdir. Şu halde, kim bunun ötesine gitmek isterse, işte bunlar, haddi aşan kimselerdir." (Müminun Suresi : 5-7) "Ancak eşlerine ve cariyelerine karşı müstesna; çünkü onlar kınanmaz; Bundan öteye (geçmek) isteyenler ise, onlar taşkınların ta kendileridir." (Mearic Suresi 30-31) İslam alimlerinin çoğunluğu, buradaki aşırı gitmeden, evlilik dışında başka bir kadınla birleşmeyi anlamışlar ve elle doyumu bu birinci derece haramlar arasında saymamışlardır.
Allah Resulu şöyle buyurur: "Cinsel organıyla oynayan bir millete Allah azab etmiştir
." "Elini nikahlayan mel'undur" "Elle boşalan lanetlidir" Bu hadis-i şerif kesin bir hükümle,
masturbasyon olayını yasaklamaktadır. Ancak İslam alimlerinden bazıları bu hadisin, sahih hadis kitaplarına girecek kadar sağlam senetli olmadığı için, helal-haram bağlamında delil olamayacağını savunurlar.
Bazı Hanefi ve Hanbeli alimleri eşi olmayan birinin, alışkanlık haline getirmemek şartıyla bu sıkıntısını giderebileceği görüşündedirler. Ancak bu sadece bir zaruret kapısıdır. Zina tehklikesine düşmemek ve çok fazla zihni meşgul etmemek içindir. Asıl olarak helal değildir.
Bunu hiçbir İslam alimi savunmamıştır. İki tercih arasında kalan bir müslüman zararı daha az olanı tercih etmelidir. Bu bir fıkıh kuralıdır. Eğer bir müslüman, zina yapabilecek kadar kontrolünü kaybetmişse, daha hafif olan bu yolu tercih eder ve zina tehlikesinden kendisini kurtarır.
Bu konudaki görüşler:
Keyfi olarak şehvetini gidermek için el ile menisini getirmek haramdır. Ancak şehveti kendisine galebe çalıp da karısı veya cariyesi bulunmazsa, şehvetini teskin için bunu yaptığında günahkar olmayacağı umulur.(İbni Abidin) Böyle bir kimse zina edeceğinden korkarsa, el ile meni getirerek şehvetini teskin etmesi vacip olur. (Ebu Leys) Şehveti galebe çalar da, onu teskin için yaparsa cezalanmaması umulur. (Fethu'l-Kadir) Şafi ve Maliki mezhebine göre zevcenin elinde mastürbasyon etmesinde bir sakınca yoktur.
(Mürşit 4, İlmihal) Çok az fıkıh aleminin kadınlar konusunda bu konuya değindiği genellikle erkeklerle ilgili bu konunun ele alındığı, bu konuya değinenlerden Mücahid şöyle demiştir: "Bundan önce geçmiş olanlar genç erkeklerin istimnadan uzak kalmalarını emrederdi.. bu konuda kadının durumu ile erkeğin durumu arasında fark yoktur". Masturbasyon'un İslami hükmü konusunda mezhepler arasında bazı farklılıklar vardır. Hanefi, Şafii ve Maliki mezhebine göre masturbasyon: İmam Mâlik; "onlar eşleri ve cariyeleri dışında, mahrem yerlerini herkesten korurlar; doğrusu bunlar yerilemezler.
Bu sınırları aşmak isteyenler; doğrusu bunlar aşırı gidenlerdir" âyetine dayanarak, bu fiilin sınırı aşmaya dahil ve haram olduğunu ileri sürmüştür. 7 Mezkür fiil İmam Şâfiî'nin son içtihadına göre haramdır. Hanefîlere göre tahrimen mekruhtur; ancak "yapmadığı takdirde zinâya düşeceğinden korkan bir gencin affedileceği umulur." denilmiştir. alışkanlık yaptığı ve sıhhati bozduğu takdirde yasak fiiller arasında gireceği şüphesizdir. Hanbeli mezhebine göre ise, "meni, vücudun dışarı atmaya muhtaç olduğu birşeydir; onu eliyle atan, kan aldıran gibidir ve caizdir." Ancak Hanbelî fukahâsı bunu "zinâya düşme tehlikesi ve evlenme imkânından mahrum bulunma" şartlarına bağlamışlardır.
zina korkusu olduğu zaman mübah olur, değilse haramdır. 7 Bu şartlar gözönünde bulundurulacak olursa, elle boşalmanın hükmünü herkes vicdanında daha iyi verebilir. ancak insan fıtratı bunu hoş karşılamaz: yaptıktan sonra pişmanlık duygusu gelen bir fiilin kesin olarak helalliğine hiçbir müslüman inanmaz ve bu yolu çözüm olarak göremez. Haramlar bellidir. Helaller bellidir. İkisi arasında şüpheli şeyler vardır. En güzeli bunlardan uzak durmaktır. Niteki tıp otoriteleride aşırı alışkanlık haline getirilen masturbasyonun ruhi ve fizyolojik zararlarını ortaya koymaktadır.
-TIBBA GÖRE-
Hafta'da bir defayı aşan istimnanın yol açtığı zararlar hakkında doktorlar şunları söylemektedir: 6 Bez ve sinirler üzerinde bitkinlik meydana getirir. Çalışan unsurlar iltihaba uğrar ve yavaş yavaş mahvolur. Alışkanlık kazanıldıktan sonra terk edilmesi zordur. Bu yüzden bu kimseler evlenemezler. Evlenmiş olsalar bile bu fena alış kanlığa devam ederek devam ederek boş yere sinirleri yorarlar. Tenasüli Nervasteni (Sinir Yorgunluğu) oluşur. Tenasüli nervasteni genel nervasteni ile karışır: Hafıza ciddi şekilde zayıflar Vücut ne bedeni ne de fikri görev yapamaz hale gelir. Şiddetli başağrıları, uykusuzluk,çarpıntı, iştahsızlık vücudu adeta yıkar, kuvvetten düşürür, zayıflatır.
OĞLUNUZ BOŞALMA SONRASI YORGUNLUK YAŞAYABİLİR..
Cinsel uyarılma sırasında tüm bedende bir takım değişiklikler oluşur. Kan dolaşımı, kalp atımı, solunum hızlanır. Cinsel organlar bölgesine kan dolar. Masturbasyon ve özellikle cinsel ilişki sırasında, bedensel hareketlerle de efor harcanır. Bunlar doğal, zararsız ve geçici olaylardır. Cinsel etkinliğin erkelerde boşalma, kadınlarda orgazm ile sonlanmasından sonra, bedensel işlevler kadınlarda daha yavaş olarak her iki cinste de eski haline döner.
Bu çözülme döneminde, yorgunluk hissi, bacaklarda titreme, sık nefes alma, çarpıntı hissedilebilir. Bunlar da normal, zararsız,geçici durumlardır.Ergen Çocuklar Peşpeşe,çok kısa aralıklarla Masturbasyon yaparlar.Bu belirtiler daha belirgin olabilir, daha uzun sürebilir.Çocuklar Penisini kuru Elle,Uzun süre uyarırlar ve Bunun sonucunda.Nazik ve Duyarlı olan Penis Derisi Tahriş olur.Sonrasında Kaşıntı,Yanma,Kızarma,Yaralar gibi yakınmalara yol açabilir.Bunlar Tehlikeli değildir,Yalnızca Can Yakabilir,Geçicidir.Sizin Yapacağınız Tek Şey Çocuğunuza Kremle Yapmasını Önermektir.
Çocuğunuz yanınızda mastürbasyon yapıyorsa ne yapmanız gerek.
Buluğ Çağındaki Çocuklar.Mastürbasyona Yakalanma Devresine Girerler. Ekseriya Buluğ Çağında Boşalmalar Başladığından. Bu Çağda Onları Cinsel Yönden Eğitmek Gerekir. Onları Cinsel Konularda Cahil Bırakmamak Lazımdır. Kız-Erkeklerde Ergenlik ve Cinsel Eğitim Cinsel yaşam üzerinde gerçek bir bilgi sahibi olmaları için erkek çocuklara da regl kanamasının ne olduğunu anlatmak gerekir. Kız çocuklar da aynı şekilde erkeklerdeki cinsel mekanizmayı tanımalıdırlar.
Ergenlik çağında kız ve erkeğin birbirine saygı duyması ve sinirli hallerinde anlayış ve sabır göstermesi öğütlenmelidir. Ergenlikte Kız-Erkek Çatışması: Ergenlik çağındaki erkek çocuklar kendileri de bunalım geçirdikleri ve çocukluktan tam kurtulamadıkları için kız çocuklarıyla alay eder, onlara sözle sataşmaktan hoşlanırlar. Başlıca konu kızların belirmeye başlayan göğüsleriyle, regl kanamalarıdır. Bu alay ve sataşmalar kız çocuklarının zoruna gider onlara bir utanç ve aşağılık duygusu verebilir. Oysa dikkatli bir anne, kızına erkek çocukların ergenlik çağında geçirdiği değişimleri anlatarak hem gerekli bir bilgi vermiş hem de bu küçültücü duyguları önlemiş olur.
Anneler kızlarına erkek çocukların da bedensel değişimler geçirdiklerini kıllandıklarını, cinsel organlarının büyüdüğünü, seslerinin yakında çatlayacağını, erkek çocukları alçaltmadan ve çirkin göstermeden rahat ve doğal bir şekilde belirtebilirler. Hatta kızların regl kanamalarına karşılık erkek çocukların cinsel rüyalar görerek uykularında boşalma ile yataklarını ıslattıklarını anlatmalıdırlar. O zaman kız çocuk, ergenliğin yalnız kendi başına gelen, utanılacak bir durum olmadığını, erkek çocukların da, başka şekillerde ama aynı amaç ve yöne doğru hızla geliştiklerini anlarlar. Bu onlara, hem bilgi hem rahatlık sağlar.
CİNSEL EĞİTİM
Genç bir kız, adet görünceye kadar çocuk muamelesi görür, ergenliğe ulaşır ulaşmaz hareketlerinden kuşku duyulan, güvenilemeyen ve cinselliği nedeniyle izlenmesi gereken bir durumdadır. Böylece genç kız bu gelişmeleri gizleme mecburiyetini duyacaktır. Gelişen, dikleşen memelerini bir suç delili gibi gizleme çabasında olacaktır. Eğitim eksikliği nedeniyle cinsel organ ve dürtülerin ortaya çıktığı ergenlik ve gençlik yıllarında çevreden gelen, cinselliği ayıp, kötü, kirli, aşağılık, pis olarak niteleyen görüşler, çocukları ve gençleri hayatı boyunca cinselliğe utanılması gereken bir konu olarak bakmağa zorlamaktadır. Bu konuların ayıp sayılması, aşağılanması cinsel kimliğin benimsenmesini engellemiş olur. Bu ise evliliğin temelini oluşturan cinsel yaşamda evlilik bunalımlarına neden olur.
Özellikle kadınlar cinsel dürtü ve ilgilerini eşlerine göstermeyi ayıp sayacak şekilde şartlandırıldıkları için, cinsel birleşmeye ortak olmaları gerektiği gerçeğini de benimseyemezler. Ve ilk günler de cinsel yaşama katkıda bulunmazlar. Ağır davranırlar yapılması gereken, içten geldiği gibi tabii davranmak ve cinsel yaşamın hakkını vermek ve yaşamaktır. Cinsel eğitim, ilkokul öncesi evde başlayan, sonra ilköğretim ve lisede çocukların ilerideki yaşamları için gerekli olan cinsellikle ilgili konuların anlatılmasıdır.
Cinsel Eğitimin Aşamaları: 1) Okul öncesi aile tarafından verilecek eğitim, 2) İlköğretimde verilecek bilgiler.
3) Lise de verilecek bilgiler. 1) Okul Öncesi Aile Tarafından Verilecek Bilgiler: Çocuğun konuşmaya başladıktan sonra cinsellikle ilgili soracağı ilk soru cinsel organının ne olduğudur. Buna cevap verirken anne baba, bu soruyu ciddiye aldığını belirtecek şekilde, lafı döndürüp dolaştırmadan sakin bir ifadeyle nasıl ağzı yemek yemeye, gözü etrafını görmeye yarıyorsa, orasının da çiş yapmaya yaradığını söylemek yeterlidir. Daha sonraları annelerinin memelerine gözleri takılır. Annelerin bebek doğurduğu zaman bebeklerin beslenmesi için memeleri olduğu anlatılmalı, buradan gelen sütle bebeklerin beslendiği söylenmelidir. Kesinlikle ne kadar küçük olursa olsun çocuğa bu konularda yalan söylenmemelidir. Ve yanlış bilgi verilmemelidir. Bu yaşlarda çocuklar az bilgi ile de yetinirler. En mühim nokta çocuğa sorduğu kadarının cevabının verilmesidir.
Gereksiz bilgi vermeyiniz. Diğer bir önemli soru ise hele annede bir gebelik oluştuysa kardeş bekleniyorsa, onun nasıl oraya girdiği? Kendisinin nereden geldiği? Kendisinin de annesinin karnından mı çıktığı? v.s. Aile çok bilgili ve meraklı dahi olsa fazla detaylı bilgi vermekten sakınmalıdır. Kısaca, örneğin: Annelerin karnında bebeklerin oluşması için bir yer vardır, bebek orada gelişir sonra iyice büyüyünce bacaklarının arasındaki bir delikten çıkar,denilmelidir.
2) Çocuklara İlköğretimde Verilecek Cinsel Bilgiler:
Pek çok öğretmen ve anne baba cinsel eğitimden “üremeyle ilgili bilgileri” anlamaktadır. Üremedeki olaylar cinsel eğitimin sadece bir parçasıdır. Cinsel eğitimde önemli olan tek tek biyolojik ve fizyolojik olayların öğretilmesi değil, insanın bu yönüne cinselliğe karşı gereken tavrın takınılmasıdır. Çocukta görülebilecek yanlış bir tavrın oluşmasının önlenmesidir. Çocukların kız veya erkek kendi vücutlarını ruhen kabul etmelerini, cinsel kimliklerinin oluşumunu sağlamaktır. Vücudun herhangi bir yerinin kötü, pis, tehlikeli olmadığını belirtmektir. Onları cinsellikle ilgili yersiz korku ve sıkıntılara karşı aydınlatmaktır.
İlköğretimde, örneğin Hayat Bilgisi dersinde organlar incelenirken, sınıflar kız-erkek karışımı olmasa anlatım daha rahat olur. Doğrusu da budur. Cinsel organların da yapıları ve ne işe yaradıkları ölçüyü kaçırmadan anlatılmalıdır. Önemli olan öğretmenin ciddi ve rahat olabilmesidir. Bitki ve hayvanlardan örnekler vererek dişi ile erkeğin birleşmesinin normal bir şey olduğunu ifade ederek kısa fakat doğru bilgi vermesidir. İlkokul öğrencisine cinsel ilişkiyi ayrıntılarıyla anlatmak gereksizdir. 3) Ortaokul ve Lisede Verilecek Cinsel Bilgiler:
Çocukluktan gençliğe geçen çocuklarımıza verilecek cinsel bilgiler,orta ve lisedeki edebiyat veya matematik dersinden çok daha önemlidir. Bu hassas konuda kanımca, öğretmenden çok anne babanın çocuğa verdiği eğitim önemlidir.Anne baba ve öğretmenin vereceği bilgiler çelişkili olmamalıdır. Cinsellik konularında çocuklar yanlış yönlendirilmemelidirler. Onlara bir şeyler öğretmeden önce sabırla dinlemeli, onlara her zaman soru sorabilecekleri yakınlığı sağlamalıyız. Ayrıca sevilmeyen, önemsenmeyen, ihmal edilen çocukların ileride cinsel ve diğer ilişkilerde kendilerini rahat hissedemeyeceklerini unutmamalıyız.
Yukarıda da değindiğim gibi cinsel eğitimin temelinde anne babanın şefkat ve sevgi göstererek anlayışla çocukların soru ve sorunlarına cevap vermeye çalışması önemlidir. Anne kız, baba da erkek çocuğa klavuz olmalıdır.
Mühim olan konuların konuşulabilmesidir, anne babanın bütün sorulara cevap verebilecek yetenekte olması şart değildir. Yaşlarına uygun ahlaksızlığa teşvik etmeyen, cinsel bilgiler içeren kitaplar verilmelidir. Anlatılmayan şeyleri kitapta bulacaktır. Mesela, elinizdeki bu kitap gibi. Sağlıklı bir toplum, sağlıklı ailelerden oluşacaktır, istenilen de cinsel dürtüleri uyanmaya başlayan gençlerin mutlu bir geleceğe yönelik hazırlanmalarıdır.
Cinsellik kimsenin tekelinde değildir. Ayrıca özellikle AİDS gibi cinsel birleşme ile bulaşan hastalıklara dikkat çekilmeli. Gençlere zührevi hastalıklar mutlaka öğretilmelidir. Bütün bu teknik bilgilerden başka gençlere içinde bulundukları toplumun inançları ve değer yargılarını da kabul ettirmek onlara kızlık bozulması, istenmeyen gebelik gibi, altından kalkamayacakları ilişkilerden kaçınmalarını önermeliyiz. Boyalı basın ve TV’lerdeki şu veya bu toplumun İslam dışı ve genel ahlak dışı olan yaşam tarzlarını ve değer yargılarını, ideal ve doğru diye kendi toplumumuza sunmamalı ve sunulanlar da kabullenilmemelidir. Kızın Ergenlik Döneminde Dikkatli Bir Annenin ve Babanın Görevleri: Bir anne ergenlik çağındaki genç kızına baba da oğluna bu konudaki en sağlıklı ve tarafsız bilgiyi vermelidir. Anne bununla da yetinmeyip kızına dişiliğiyle övünmesini öğretmelidir.
Yalnız, yaşı daha küçük olduğundan şimdilik kendini tutması gerektiğini, ancak sırası gelince kadın ve dişi olmaktan büyük zevk alacağını anlatmalıdır. Gençlere küçük yaşta cinsel yaşama atılmanın sakıncaları anlatılmadan, doğru dürüst bilgi verilmeden, sağlıklı yöneltmeler yapmadan gençleri baskı altında büyütmenin yaratacağı başka bir bunalım da, gençleri düzensiz bir yaşama yöneltirken mantıksız buldukları baskıya isyan ederek genç yaşta cinsel yaşama yönelirler. Bu da kendileri için olumsuz sonuçlar doğurabilir. Kısacası, kız çocuğunu kadınlığa hazırlayan anneye güç ama yaşamsal görevler düşmektedir. Daha ergenlik öncesinden çocuk cinsel konularda bir takım sorular sormaya başlayacaktır. Anne bunlara doğru, fakat basit ve kısa cevaplar vermelidir. Çocuğun öğrenmek istediğinden fazlasını söylerse onu şoke edip korkutabilir. Azını söylerse kızın saygı ve güvenini yitirdiği gibi kızı cahil bırakabilir.
Çocuğun sorduğu soru dikkatle dinlemeli ve tam dozunda cevaplandırılmalıdır. Çünkü çocuk geliştikçe daha ayrıntılı ve özel şeyler öğrenmek isteyecektir. Anne de bunları cevaplayacaktır. Bunlara biraz utanmadan cevap vermek zordur ama anne kendini zorlayarak Rahat ve Doğal bir tavırla konuşmalı.
Cinselliğin,Dişiliğin Utanılacak,Korkulacak bir şey olmadığını kızına açıklamalıdır. Küçük kızlara ve yeni geç kız olan çocuklara yapılacak en doğru yönlendirme bizce şudur: “Dişilik ve kadınlık güzel, övünülecek şeylerdir. Cinsel yaşam zevklidir. Ne var ki cinsel içgüdü aynı zamanda tehlikeli derecede kuvvetli, kontrol edilmesi güç bir duygudur. Bu yüzden cinsel duygularını bir kızın evleninceye kadar kontrol altında tutmasında, cinsel yaşama sırası gelince atılmasında yarar vardır. Nikahsız cinsel hayata erken başlamak, hüsran felaket getirir. Fakat cinsel yaşama evlenince başlamak ise mutluluk, tatmin ve yaşam zenginliği sağlar. Anne kızına bu konuda en doğru yolu gösterecek kişinin kendisi olduğuna kızını inandırmalıdır.Anneler,kızınızla, babalar oğlunuzla arkadaş olunuz.
Sizi saysın, sizden çekinsin ama asla korkmasın. Bilsin ki başına en büyük bir felaket bile gelse onun en candan yardımcısı, ilk koşup geleceği, sığınacağı insan sizsinizdir. Çocuklarınız buna inanırsa gençliğinin bir çok acıklı ve tehlikeli tuzaklarından kurtulabilirler. Ergen kızları bunalıma iten etkenlerden biri de kandan korkup tiksinmeleridir. Regl kanamaları sırasında kendilerini pis ve iğrenç görerek utanca ve küçüklük duygusuna kapılabilirler.
Bunun önlenmesi gerekli ve zorunludur. Bu konuda da genç kızın en büyük yardımcısı annesi olabilmelidir. Ona regl sırasında kendini nasıl temiz tutması gerektiğini öğretmeli, kızın yaşı küçükse gereken yıkama ve temizleme işlemlerinde anne bizzat yardımcı olmalıdır. Bu konularda bilgisizce büyütülen kızlar, sonradan erkekleri tiksindirerek mutsuz olur,küçük düşerler.Aşırı titiz olan kızların kan korkusu ve tiksintisi giderilmezse bu kızlarda aşırı temizlik kompleksi başlar.
Kendilerini, yani kadınlıklarını kirli buldukları için bilinç altından gelen bir tepkiyle aşırı temizliğe düşkün yetişirler. Sonradan durmadan evlerini temizleyip duran, erkeklerini temizlik işkenceleriyle ezen, onları rahatsız eden, öfkelendirip soğutan birer kadın olurlar. Kendi kadınlıklarına kirli iğrenç bir şey gözüyle baktıkları için cinsel zevk de almazlar. Kısacası her yönden başarısız ve mutsuz birer eş olmaya mahkumdurlar.Regl kanaması ortalama olarak 12 ile 15 yaşları arsında başlar.
Sekiz dokuz yaşında aybaşı olan kızların yanısıra çok daha geç kanayanlara da rastlıyoruz. Onbeş yaştan sonra regl olan kızlar bir doktora göstermekte yarar vardır.
Erkek çocuklar ise ergenlik 13-15 yaşlarında başlar. Baba oğluna ergenliği ve guslü öğretmelidir. Mastürbasyon, ilk planda cinsel doyuma ulaşma amacına yönelik kendine özgü cinsel bir faaliyet olarak tanımlanırsa, Otoerotizm bireyin kendi bedenine yönelik olarak geliştirdiği, mastürbasyon da dahil olmak üzere her çeşit haz alma durumunu içermektedir. Organların ve duyarlı erojen bölgelerin cinsel doyum noktasına dek uyarılması bunlar arasında en belirginidir.
Diğer yandan sokakta, evde birtakım el hareketleriyle cinsel organlarını yerleştirir gibi yapan erkek ile saç, yüz ve cildini ara sıra hafif hafif okşamakta olan kadın, örtük bir otoerotizm sergilemektedir. Bunlar tam anlamıyla normal davranışlardır ve otoerotizm, az ya da çok ölçüde her insanda bulunmaktadır. Çocukluk çağında cinselliğe karşı duyulan yoğun ilgi dönemlerini saptayarak bu dönemlerde görülen mastürbasyon faaliyeti ile cinsellik tutumları arasındaki bağlantıyı kurmuş olan Freud'dur.
Freud'un çalışmalarında mastürbasyon, otoerotizm terimi ile karşılanır ve açıklandığı gibi, geniş kapsamlı bir çerçeve içinde düşünülür. Çoğu erkekler belirli cinsel tepkileri verme yetkisine sahiptir. Zaten birçok erkek çocuk penisleri sertleşmiş olarak doğarlar.
Her iki cinsin bebeklerini de cinsel organlarını yatağa, halıya veya herhangi bir oyuncağa sürterken gözlemek mümkündür; bundan fiziksel bir haz duydukları da kuşkusuzdur. İlk başlarda hareketlerini kontrol edemedikleri için, daha doğrudan bir uyarma için ellerini kullanmazlar. Ama bir süre sonra bunu da keşfedeceklerdir. İstenerek yapılan bu mastürbasyon sık sık orgazma kadar sürdürülür.
Çocuğun orgazm yeteneği yaşla birlikte artar. Beş yaşına geldiğinde erkek çocukların yarıdan çoğu orgazma ulaşmıştır.
Bu oran 10-13 yaşları arasındaki erkek çocuklar için yüzde 80'e yakındır. Ergenlikten önce meni üretilmediği için bu orgazmlarda doğal olarak herhangi bir sıvı fışkırması olmaz. Olmaya başladığı zaman bile bir süre fışkıran meninin içinde sperm hücreleri bulunmayabilir. Genelde orgazma kadar kendi kendini uyaran kız çocuğu sayısı erkeklerden azdır. Bunun bir nedeni; iki cinsin farklı anatomisidir.
Penis çok daha kolay ellenebildiği gibi, sertleşmesi de dölyolunun ıslanmasından daha barizdir. İkinci bir neden ; kızların toplumsal koşullanma sonucu öğrendikleri, pasif ve cinsellikten uzak tutumları olabilir. Kız veya erkek çocukların kendi kendilerini uyardıklarını farkeden anne-babalar, paniğe kapılarak çocukları bundan vazgeçirmek için ceza vermekle tehdide kalkışırlarsa, büyük bir yanlış yapmış olurlar.
Gizlice mastürbasyona devam edecekleri için bu tehdit yalnızca gereksiz suçluluk duygularına neden olacaktır. Cinsel tepki ; insan vücudunun normal bir işlevi olup, fiziksel zarar vermesi veya çocuğun büyümesini engellemesi söz konusu değildir. Pek çok çocuk için büyümenin bir parçasıdır ve bu olaydan zevk almamalarnı gerektiren herhangi bir tıbbi neden yoktur.
Buna karşılık mastürbasyonun kamu içinde kabul görmeyen çok kişisel ve özel bir eylem olduğunu, fakat mahrem yapılan her işin mutlaka kötü, ayıp veya günah olmadığını çocuklara iyice açıklamak gerekir. Bu tür olumsuz yankıların önüne geçildiği takdirde, kendi kendini uyarmanın çocuklar açısından yaratacağı bir sorun yoktur.
ERGENLİKTE KENDİ KENDİNE DOYUM..
Ergenlikte hormonal değişiklikler, cinsel tepkilerde büyük bir artışa yol açar. Hele erkek çocukları çok çabuk coşkulanırlar; vücutları meni sıvısını üretip fışkırtmaya hazırdır artık. Bazı durumlarda meni fışkırması erkek çocuğu uykudayken kendiliğinden olur. İlk boşalmalarını bu şekilde yaşayan çocuk sayısı az değildir. Kız çocukları meni üretmedikleri ve boşaltmadıkları halde daha ender olarak uykuda orgazma ulaşırlar. Kız ve erkek çocuklar arasındaki bu fark, istenerek yapılan mastürbasyon için de geçerlidir.
15 yaşına geldiklerinde kızların yalnızca yüzde 25 kadarı kendi kendine doyuma ulaşırken, erkeklerdeki oran yüzde 100'e yakındır. Ancak erkek ergenliğinin evrensel diyebileceğimiz bu deneyimi sıklık ve teknik açısından bireyden bireye çok çeşitlilik gösterir. Bazı oğlanlar düzenli ve sık kendilerini uyarırken, diğer bazıları seyrek veya kısa bir yaşam devresinde kendi kendilerini uyanrlar.
Teknik olarak da, elle okşayıp sıkmaktan yatağa, yastığa sürtmeye kadar çeşitli yöntemler uygulanabilir. Sonuç olarak, hangi yöntemle olursa olsun, ergenlikteki erkek kısa sürede, isteğe bağlı olarak orgazma nasıl ulaşabileceğini öğrenir. Vücudunun tepkilerini tanıyarak zamanla bunlar üzerinde bir denetim kurabilir. Böylece yeni gelişen cinsel yeteneklerine hakim olma duygusunu geliştirir. Erkeklerin, cinsel konularda birbirlerine bilgi aktarmada kızlardan daha atılgan oldukları bir gerçektir.
Bu yaştaki erkeklerde başlangıçta yakın çevreden, hatta aile içinden bir kadının düşünülmesi doğaldır. Çoğunlukla da açık saçık bir fotoğraf ya da filmden görüntüler, ilk arzuyu uyandıran, hayalgücünü harekete geçiren etmen olur.
Mastürbasyon eşliğindeki düşlemeler daha ileri yaşlarda gelişmiş fantazilere dönüşebilir. Hatta fiziksel açıdan mekanikleşmeye ve can sıkıcı bir hale dönüşmeye yatkın olan kendi kendini tatmin, bu fantaziler sayesinde çekiciliğini korur. Bazı erkeklerin kendini tatmin sırasında ipek, kürk gibi dokunulması hoş maddeler, çeşitli kokular bulundurdukları ,hatta üzerine meni akıtmak amacıyla fahişeler kiraladıkları görülmüştür.
Kızlar da çeşitli mastürbasyon tekniklerine başvurabilirler. En duyarlı nokta klitoris olmakla birlikte, aşırı uyarma acı verebileceğinden genellikle bütün olarak vulva ellenir. Bazıları, parmak veya yuvarlak bir maddeyi dölyoluna sokarak cinsel birleşmeyi taklide çalışırlar.
Vulvayı yastık veya koltuk kenarı gibi nesnelere sürterek doyuma ulaşanlar çoktur. Çoğu erkek çocuğu mastürbasyonun nasıl yapılacağını kendinden daha büyük arkadaşlarından öğrenirken, kızlar bu pratiği genellikle yalnız başlarına geliştirirler. Gerçekte yaptığının ne olduğunu bilmeden yıllarca kendi kendini uyarmış olan kızlara rastlamak olasıdır.
Hemen tüm yeni yetme erkek çocukları kendi kendini uyardıkları için, özellikle bunları, anne-babalarının bilimsel gerçeklerden haberdar etmesi önemlidir. Mastürbasyonun kendi içinde zararlı olmadığını, hiçbir zaman aşırıya kaçamayacağını anlatmaları gerekir.
Kısa bir süre içinde kimi insanlar diğer bazılarından fazla sayıda orgazma ulaşabilirler, ama kimsenin kendi kendini çok fazla uyarması diye birşey söz konusu olamaz. Çünkü bir süre sonra eğer dinlendirilmeyecek olursa vücut zaten tepki göstermektedir.
Gençlerin gerilimlerini gidermesi ve düş dünyalarını uyarması açısından mastürbasyonun yararlı bir edim olduğu söylenebilir. Gebeliğe ya da cinsel hastalıklara da yol açamayacağı için tedirgin edici bir yanı da yoktur. Ayrıca kızların da erkeklerin de ilerideki yaşantılarında eşleriyle daha iyi yatak arkadaşı olmalarına yardımcı olabilir. Sık sık kendi kendini uyaran bir erkek çocuğu, hareketini keserek veya yavaşlatarak boşalmasını ertelemeyi öğrenir.
Keza bir genç kız da mastürbasyon sayesinde daha hızlı orgazma ulaşmayı öğrenecektir. Bu deneyler ileride eşlerin cinsel uyum sağlamasında da yararlı olacaktır. Ancak mutlaka belirtilmesi gerekir ki, bazı bunalımlı ve yalnız gençler için mastürbasyon bir tutku haline gelebilir.
Genellikle bunalımın temelinde, okul veya evdeki yoğun baskı türünden cinsel olmayan bir sorun yatar. Mastürbasyon bu durumda, gerçek sorunla yüzyüze gelmemek için başvurulan bir kaçış veya yalancı bir özürdür. Tabii ki burada çözülmesi gereken, temeldeki gerçek sorundur.
KIZLARDA MASTURBASYON..
Kız çocuklar, önceleri kendi kendini uyarma faaliyetlerini erkekler kadar sık yürütürken, ergenlikte ilk adet kanamasıyla birlikte gelen yeni bir etkinin altına girerler. Freud'a göre penisin kadındaki karşılığı olan klitoris, çocukluktaki önemini yitirir. Daha doğrusu, klitoris çevresinde gelişmekte olan erkeksi cinsel arzu baskı altına alınır.
Dolayısıyla erkekler aktif bir mastürbasyon dönemine girerken, kız çocuklarda tam tersine mastürbasyona sırt çevirme başlar. Kendi kendini tatminin erkeğin cinsel yaşamında önemli bir yer tutması ve kızlarda klitorisin baskı altına alınması, daha sonraki dönemlerde kadın ve erkek cinselliğinin başlıca farklılığını oluşturur. Kendi kendine tatmin etmeyi, erkeklere oranla daha düşük ölçüde uygulayan ve çoğunlukla bir erkekle cinsel birleşmede bulunduktan sonra bu işe başlayan kadınlar arasında ergenlik ve kızlık döneminde mastürbasyon yapanların sayısı oldukça azdır. İlk birleşmeden sonra mastürbasyon yapan kadınlara daha sık rastlanır. Kadınlarda cinsel organ bölgesinin elle, yastıkla, akarsuyla ve benzeri yollarla uyarıldığı görülür. Bazı durumlarda ise, dölyoluna penis biçiminde herhangi bir nesnenin sokulduğuna rastlanır.
Pek çok yerde cinsel arzuları geliştirici eşyalar satan dükkanlarda vibratör adı altında fallus biçiminde pil akımı ile titreşimler sağlayan gereçler satılmaktadır. Fakat uygulama yolu ne olursa olsun, kadın bilincinde mastürbasyon, erkeğe kıyasla daha belirsiz bir uyarı şeklindedir. Öyle ki, bazan uzun süredir kendi kendini tatmin etmekte olan bir kadının, yaptığının ne olduğunu çok sonradan fark ettiği görülebilir. Kadınlar arasında mastürbasyonla ilgili ilk bilgileri yazılı bir kaynaktan öğrenenler yüzde 43 gibi oldukça geniş bir kesim oluştururlar. Evlilik ya da cinsel birleşme öncesi dönemlerde, karşı cinsle ilk karşılaşmalarda algılanan okşanmanın, öpüşmenin yol açtığı erotik uyarımlardan sonra mastürbasyona yönelenler de vardır. Bazı genç kızların da, tanık oldukları bir cinsel birleşmeden heyecan duyarak kendi kendilerini tatmine başladıkları tespit edilmiştir. Dolayısıyla ergenlikte mastürbasyonun, bireylerin temel cinsel tavırlarının yerleşmesinde aracı olduğu söylenebilir. Bu evrede, yoğun bir elle doyum dönemi geçiren erkekte, cinsel arzu peniste odaklaşır; hem fiziksel hem de sembolik açılardan cinsel organlara merkezi bir konum tanınır. Diğer yandan ergenlikte mastürbasyonun reddi, kadın cinselliğini, aktiflik potansiyelinin ortadan kalkması şeklinde etkiler.
ÇOCUKLARDA CİNSEL EĞİTİM ANNE - BABALAR ..
Üst sosyoekonomik seviyedeki ebeveynlerin çoğu, çocuklarının cinsel aktivitelerini ikaz etme, ahlak dersi verme, azarlama gibi tepkiler gösterir ve nonverbal davranışlarda bulunurlar (görmemezlikten gelme, kapıyı kapama ve cinsel konuları konuşmaktan kaçınma) (Finkelhor 1980). Çocuklarını cinsel aktivitelerini yanlış tanımlarlar yada o davranışların cinsel olmadığını düşünürler. Babalar nadiren cinsel eğitime katılır. Seks hakkındaki konuşmalar sıklıkla kızlar ile anneler arasında olur, anne-kız arasındaki konuşmanın konusu sıklıkla adet görme ve evlilik öncesi cinsel ilişkinin olumsuz yönleri üzerine odaklanır (Gagnon ve Simon 1973).
Ergen erkekleri %64’ü, ergen kızların %33’ü ebeveynlerinin cinsellik hakkında kendileriyle konuşulmadığını bildirmiştir. Ebeveynlerin %85-95’i çocuklara herhangi bir erotik davranıştan asla söz etmedikleri bildirmiştir (Gagnon ve Simon 1973). Çocuklar büyük olasılıkla cinsel bilgileri kendi cinsiyetteki arkadaşlarından öğrenmektedirler (Gebhard 1977).
Okuma materyallerinden ve öğretmenlerinden ebeveynlerinkinden daha fazla öğrenirler. 1000’den fazla ebeveynle yapılan bir araştırmada, Gagnon (Gagnon ve Simon 1973) , hiç bir anne babanın küçük kızlarının klitorisinin ismini kızına söylemediği saptanmıştır. Ebeveynler seks konusunda konuşmayı tekrar tekrar ertelemektedir.
Konuşsalar bile, aşk, gebelik, ve erkek-kadın arasındaki farklılıklar gibi güvenli konuları konuşmayı tercih etmektedirler. Masturbasyon, cinsel ilişki, ve homoseksüalite gibi riskli konularda hemen hemen her zaman kaçınmaktadırlar. Ebeveynler homoseksüaliteye karşı onaylamadıklarını nonverbal olarak göstermektedirler. Erkek çocuklar, diğer erkeklere dokunma, öpme ve kucaklamalara karşı ikaz edilir. Oyunlarda bu tür davranışlarda çocuklar birbirlerini “ibne” gibi sık çağırır.
Çocuk yetiştirmede ebeveyn yaklaşımlarında sınıfsal farklılıklar gözlenir . Profosyenel ve üst SES ebeveynler çocuk cinselliğine karşı nispeten açık ve kabul edicidir. Üst SES anneler, çocukların ilgilerine açıklık getirerek nötralize etmeye eğilimli iken, işçi sınıfı aileleri bu ilgileri bastırmaya eğilimlidir. ERGEN... 6-8 yaşlarında adrenal androjen sekresyon artışı başlar ve ergenlik ortasında pik dereceye ulaşır. 9-13 yaşları arasında gonodotropin indükleyici hormonda keskin bir artış olur.
Erkek ergenlerin ulaştıkları testesteron seviyeleri kızlarınkinin 8 katıdır (Udry ve ark, 1986). Erkeklerdeki yüksek androjen seviyeleri erotizmdeki büyük artışı tetikler (Money 1961) Serbest testesteron indeksi cinsel motivasyon ve davranışın tek güçlü belirleyicisi olur (Udry ve ark. 1985, Udry ve Billy 1987): erkekler inatçı ve tekrarlayan cinsel düşünceler ve penil ereksiyondan dolayı yogun olarak utanmaya başlarlar. Kızlar erkeklerden yaklaşık 2 yıl önce puberteye girerler.
Değişiklikleri 3 veya 4 yılda tamamlarken, erkeklerin 4 veya 5 yılını alır. Kızlardaki menarş östridiol artışı ile belirginleşir, 19 yaşına kadar erişkinlerdekine benzer. Progesteron artışı daha sonraları olur, menarşın ilk 2 yılında sikluslar sıklıkla anovulatuvardır. Puberte döneminde adrenal androjen artışları olur, kızlarda erotejeniktir fakat erkeklerden daha düşüktür. Ergen kızlarda hormonların seksüel davranış üzerine etkisi zayıftır fakat fakat motivasyon üzerine güçlü etkileri vardır (Smith ve ark. 1985).
Puberteye ulaşan erkekler daha az toplum içine girmeye, iddiacı ve daha az güvenli olmaya eğilimlidir fakat hevesli, konuşkan ve dikkat çekmeye eğilimlidir (Sorenson 1973). Kas yapıları, atletik görünüm ve cinsel açlık nedeniyle daha fazla kendilik değeri problemlerine sahip olma eğilimleri olur.
Kızların değişime tepkileri daha çeşitli olur. Bazıları memelerinin büyümesi gibi erken maturasyondan utanırken, bazı geç maturasyon gösterenler adetlerinin başlayıp başlamayacağı konusunda endişeler yaşarlar. Adetlerin başlaması kızların yaşamında önemli yer taşır. Pet kullanmaya başlamayla, vajinanın içinin veya dokunmanın ilk kez farkında oluyor olabilirler (Whisnant ve ark. 1979).
Ergenlerde biyolojik değişiklikler ile birlikte gerçek bir kriz oluşur. Ensestöz ve biseksüel karmaşalar, çatışmalar tekrar yaşanır ve cinsel yönelim ana mesele olur. Çoğu erkek ve kız heteroseksüel yönelimlere rağmen homoseksüel davranışlar gösterebilirler. Şimdilerde ABD’de ilk cinsel ilişkiye başlama ortalama yaşı kızlarda 16.2, erkeklerde 15.7’dir (Wyatt 1990, Zelnik ve Shah 1983).
Çoğu zenci ergen beyaz ergenlere oranla 2 kat daha fazla olarak 15 yaş öncesi cinsel ilişkiye başlar ve bunların %61’i düşük SES zencilerdir (Zabin ve ark. 1986). Kızlar ilişkiler konusunda erkeklere oranla daha ciddidir. Başlangıç cinsel ilişkiden sonra, kızlar sıklıkla uzun bir süre koitustan kaçınır. Erkekler bir kaç partner bulmaya eğilimlidir (Sonnestein ve ark. 1991). Cinsel aktif kızların sayısı 1971-1979 arasında artış gösterirken, 1982 de azalmıştır (Hofferth 1990).
Cinsel ilişkiye girmiş çoğu kız bunun yanlış yaptığını, keşke evlenen kadar bekaretim sağlam olsun diye düşünmektedir (Coles ve Stokes 1985). Mastürbasyon yapan erkek ve kızların 2/3’ü yaptıklarından dolayı suçluluk ve utanma hissetmektedir. Kötü, kirli ve ahlak zayıflığı olduğu görüşündedirler. Onlar aktif olarak kendi kendilerini kısıtlamaya çalışmaktadırlar (Yates 1993). Anne babalarını kendine yakın hisseden ve onlarla duygu düşüncelerini paylaşan ergenlerde erken yaşlarda cinsel ilişkiye başlama daha az olasıdır (Fox 1981, Shah ve Zelnik 1981). Flörtleri ebeveyn kontrolünde olduğunda, ergenler daha az olasılıkla cinsel ilişkiye başlamakta ve gebe kalmaktadır (Hogan ve Kitigawa 1985).
Orta derecede katılık gösteren ebeveynlerin ergenlerinde daha az olasılıkla cinsel yaşantı olmaktadır (Miller ve ark. 1986). Adolesan kontraseptif kullanımı geçen 20 yıla oranla iyileşmiştir fakat halen çoğu genç hiç veya nadir kullanmaktadır (Santelli ve Beilson 1992). Ergenlerde cinsel ilişki sonrası gebe kalma olasılığı daha yüksektir (Jones ve ark. 1985). Ergenlerin kontraseptif kullanmamalarının bir çok sebebi vardır: Erkekler için: sıklıkla kendilerini ispat etmeyle ilişkilidir veya fırsat olduğunda hemen yapma isteğidir. Erkeklerin çoğu kontrasepsiyonun kızların sorumluluğu olduğu görüşündedirler.
Kızlarda kontrasepsiyon kullanılmaması plansız seks ile ilişkilidir. Çoğu genç kız için seks yapmayı planlamak ahlaksız olduğu görüşü vardır. Maalesef seks yapmayı planlamayan kızlar, ilk ilişkilerinde kontrasepsiyon kullanma olasılıkları düşüktür (Zelnik ve Shah 1983). Ders başarısı düşük ergenlerde büyük olasılıkla daha erken sekse başlamaktadır (Abrahamse 1988, Hofferth 1987, Robbins ve ark 1985).
Erken cinsel ilişkiye girme ile suç işleme, sigara içme, ve ilaç-alkol kötüye kullanımı gibi diğer risk davranışları ilişkili olduğu saptanmıştır (Rosenbaum ve Kandel 1990, Orr ve ark. 1991). Bütün abortusların 1/3’ü ergenlikte olmaktadır (Santelli ve Beilenson, 1992). Abortusu tercih eden kızlar: yaşları küçük, okulları iyi, gelecek için planları var ise, iyi eğitimli ebeveyni varsa, dini düşünceleri baskın değilse, gebeliğe karşı olumsuz tavırlı arkadaşları var ise (Hofferth 1987).
ADOLESAN EROTİZMİ
Düşük SES’teki erkek ergenler mastürbasyonu kısırlaştırıcı olarak düşünür ve yüksek SES’ ergenlerine oranla daha az olasılıkla mastürbasyon sırasında fantazi kurarlar (Gagnon ve Simon 1973). Mastürbasyon üst SES’te daha kabul görücü iken, sıklıkla suçluluk ve anksiyete eşlik etmektedir (Kinsey ve ark, 1948). Ergenlikte, erkek çocukları kızlara oranla mastürbasyona çok daha açıktır . 15 yaş öncesi erkeklerin %80’i , kızların %20’si mastürbasyon yapmıştır (Kinsey ve ark 1948, 1953). Son zamanlardaki veriler ergen kızların %24’ü mastürbasyon yaptığına işaret etmektedir (Coles ve Stokes 1985). Mastürbasyonda cinsel ve agresif gerilimleri kişi kendi regüle ettiğinden dolayı, genital uyarılmaya sıklıkla fantaziler eşlik eder.
Fantazinin içeriği bilinç dışı olabilir veya günlük rüya, oyunlar veya ilişkiler olabilir (Freud 1965). Fantaziler sıklıkla çocuk kalma arzularını ve yetişkin olama arzularını yansıtır (Moore 1975). Sağlıklı ergenler cinsel partner arayışını içeren mastürbasyon fantazilerine sahiptir. Erkek ergenlerin fantezileri dışa dönük ve agresif fantaziler olup, cinsel arzuları genitaller üzerine odaklaşmıştır. Ergen kızlarda otoerotik aktivitelere daha az açıktırlar ve daha az olasılıkla bilinçli fanteziler eşlik eder. Erkeklerden farklı olarak kızlar genitallere odaklaşmazlar, genital öncelik flörtten daha sonra gelir (Lamb 1980).
Mastürbasyonla orgazma ulaşan kızlar bile kendi genitalleri zevk kaynagı olarak tanımlamazlar. Kızların mastürbasyon fantezileri romantizm ve sevgi üzerine odaklaşmıştır ve sıklıkla pregenital teşhircilik, sadomazoşizm ve narsistik temalar içerir (Moore 1975). Her iki cinsiyette yaşın artmasıyla fanteziler realistik ve dışa dönük olmaya başlar. Ergen kızların %60’I, erkeklerin %32’si fantezilerinde gerçek kendilerinden farklı olarak kendilerini hayal ettiklerini bildirmiştir.
Kadınların fantezileri daha çok görünüşleri ile ilgilidir. Kızların yarısı fantezilerinde kendilerini daha güzel olduklarını, %23’ü daha ince göründüklerini bildirmektedir (Kirkendall ve McBride 1990). Yetişkin kadınlarda da fantezilerin çoğu fiziksel görünüş ile ilgilidir. -Cinselliğin Gelişimi Üzerine 4 teori vardır: 1. Kognitif-Gelişimsel Teori 2. Sosyal Öğrenme Teorisi 3. Analitik Teorisi 4. Biyolojik Teori Analitik teori davranışları iç güçler yönünden açıklarken, bilişsel-gelişimsel teoriler davranışları kişinin bilişsel dünyası ile dış dünyadaki realitenin etkileşimi olarak açıklamakta, öğrenme teorileri uyaran-tepki ilişkisi ile açıklamakta, biyolojik teoriler genetik ve çevresel etkiler üzerinde durmaktadır.
Bireyleri seksüel olarak birbirinden farklı kılan şeyleri anlamada bu 4 teoride gereklidir. Kognitif-Gelişimsel Teori: Piaget (1950) egosentrik düşünceden sosyalize olmuş düşünceye doğru öğrenme sürecini izlemiştir. Tekrarlayan davranış serileri öğrenmeye yol açar ve sonrasında iç değişikliğe yol açar. Gelişim içsel olarak motive olur ve etkileşim içindedir. Kognitif-gelişimsel teoriye göre(Kohlberg 1966, Piaget ve Inhelder 1958), çocuk, seksüel şemaların oluşmasıyla ilk önce erkek-kadın ayırımını öğrenir.
Bu, 5 yaş civarında erkek veya kadın bilişsel kendini kategorizasyona yol açar. Daha sonra çocuk tanımladığı cinsel rolün belli stereotipi hareketlerini ayırt eder. Bu cinsiyet tipine bağlı ilgiler, tutumlar, ve değerler aynı cinsiyetteki ebeveyn dahil kendi benzeri kişilere spontan olarak yönelmeye başlar. 8 yaş civarında çocuk selektif olarak ebeveynin özelliklerini internalize eder.
Sosyal Öğrenme Teorisi:
Sears (Sears ve ark. 1957) ve Mischel (1966) sosyal öğrenme teorisi: çocukların sürekli sosyal ortamla ilişki içinde olduğunu, gittikçe başkalarıyla iletişimi arttığı ve sosyalize davranışlardan doyum sağladığı görüşü vardır. Teni şeyler bir önceki üzerine kurulur. Bu sürekli ilave olan şeyler çocuğun geleceğini şekillendirir. Gelişim çocuk ve ebeveynin ilişkisinin niteliğiyle ilişkilidir.
Ebeveyn cinsiyet tipine bağlı davranışları pekiştirmek amacıyla erkek ve kız bebeklere farklı tepkiler verirler. Daha sonraları erkek ve kız olduklarını ve kendi cinsiyetleri gösteren farklı karakterleri öğrenirler. Okul önceki yıllarda aynı cinsiyetteki ebeveynle özdeşim başlar. Özdeşim süreci cinsiyet rolü stereotipilerini benimsemeye dayalıdır. Öğrenilen rol stereotipileri sonraları güçlü ve saygın yetişkinlerin uygun davranışları ile pekiştirilir.
Analitik Teori:
Oral Faz, Anal faz, fallik faz, latenci diye psikoseksüel gelişim dönemlerine ayırmıştır. Odipus kompleksi üzerinde ayrıntılı durulmuştur. Biyolojik Teori: Cinsel Kimlikbir cinsiyeti oluşturan bir bireyin birincil tanımıdır. Cinsel rol erkeği kadından ayıran kültürden etkilenen yönü vardır. Cinsel Oryantasyon (Yönelim) özellikle cinsiyet yönünden bireysel erotik tercihini tanımlar.
Bu üç boyutun birbiriyle uyum içinde olması gerekmez. Erkeklik veya kadınlıkta varyasyonlar patoloji için gerekli değildir..
El İle Doyum - Masturbasyon - İstimna Masturbasyon, el ile tatmin denen bu olay, kişinin cinsel organı ile oynamak suretiyle doyuma gitmesidir. Bu adet genellikle 13-15 yaşlarındaki erkek ve kızlarda görülür. Değişik sebeplerle bu yaşın üzerindekilerde daha az görüldüğü ileri sürülmektedir. Cinsel organın el veye ne olursa olsun, herhangi bir cisme sürtünmesi veya göğüslerinde yahut göğüs uçlarında ve diğer cinsel bölgelerde sıkıştırma ve benzeri baskılarla yapılan bir uygulamadır.
Maksat orgazm olmaktır. Hristiyanlık da Masturbasyon VII. yy'da Canterbury'li Thedoros erkek ve kadının mastürbasyonu gibi ahlak suçları işleyenlere muamele konusunda bir tövbe yayınladı. XIII. yy.'da Thomas Aquinas cinsel sapkınlıklar arasında mastürbasyonu da sayıyor, bu eylemi mantığa aykırı buluyordu. Üremeye katkı sağlamıyordu.
Bu yüzden ensest, zina ve tecavüzden daha yanlıştı. Erkek mastürbasyonunun dehşeti bugün hala Roma Katolik Kilisesi'nin cinsel ahlak kılavuzlarında yer almaktadır ve "ciddi bir rahatsızlık" olarak nitelendirilmektedir. Bunun sebebi, kısmen değerli meninin "yanlış kullanımı" ve "ziyan olmasıdır". bununla beraber kadın mastürbasyonu göz ardı edilmiş veya önemsenmemiştir.
Denildiğine göre mastürbasyon, "Kutsal Kitap'ın bu günahı açıkça, ismiyle kınadığı kanıtlanmasa bile", 1054 tarihli bir karardan bu yana "ciddi bir şekilde hastalıklı bir eylem" olarak görülmüştü. Gayri meşru sayılıyordu, çünkü "bütünüyle gerçek sevgi bağlamında karşılıklı kendini vermenin ve insanın ürmesinin anlamından" yoksundu. XVI. yy.'a kadar erkek menisi "neredeyse insan" olarak görülüyordu.
Mastürbasyon, gece kirlenmesiyle meninin harcanmasından korkuluyordu İslam da Masturbasyon İslam alimlerinin bazıları evlilik dışı her türlü cinsel doyumu haram saymışlardır. Delil olarak da şu ayetleri göstermişlerdir: "Ve onlar ki, iffetlerini korurlar;
Ancak eşleri ve ellerinin sahip olduğu (câriyeleri) hariç. (Bunlarla ilişkilerden dolayı) kınanmış değillerdir. Şu halde, kim bunun ötesine gitmek isterse, işte bunlar, haddi aşan kimselerdir." (Müminun Suresi : 5-7) "Ancak eşlerine ve cariyelerine karşı müstesna; çünkü onlar kınanmaz; Bundan öteye (geçmek) isteyenler ise, onlar taşkınların ta kendileridir." (Mearic Suresi 30-31) İslam alimlerinin çoğunluğu, buradaki aşırı gitmeden, evlilik dışında başka bir kadınla birleşmeyi anlamışlar ve elle doyumu bu birinci derece haramlar arasında saymamışlardır.
Allah Resulu şöyle buyurur: "Cinsel organıyla oynayan bir millete Allah azab etmiştir
." "Elini nikahlayan mel'undur" "Elle boşalan lanetlidir" Bu hadis-i şerif kesin bir hükümle,
masturbasyon olayını yasaklamaktadır. Ancak İslam alimlerinden bazıları bu hadisin, sahih hadis kitaplarına girecek kadar sağlam senetli olmadığı için, helal-haram bağlamında delil olamayacağını savunurlar.
Bazı Hanefi ve Hanbeli alimleri eşi olmayan birinin, alışkanlık haline getirmemek şartıyla bu sıkıntısını giderebileceği görüşündedirler. Ancak bu sadece bir zaruret kapısıdır. Zina tehklikesine düşmemek ve çok fazla zihni meşgul etmemek içindir. Asıl olarak helal değildir.
Bunu hiçbir İslam alimi savunmamıştır. İki tercih arasında kalan bir müslüman zararı daha az olanı tercih etmelidir. Bu bir fıkıh kuralıdır. Eğer bir müslüman, zina yapabilecek kadar kontrolünü kaybetmişse, daha hafif olan bu yolu tercih eder ve zina tehlikesinden kendisini kurtarır.
Bu konudaki görüşler:
Keyfi olarak şehvetini gidermek için el ile menisini getirmek haramdır. Ancak şehveti kendisine galebe çalıp da karısı veya cariyesi bulunmazsa, şehvetini teskin için bunu yaptığında günahkar olmayacağı umulur.(İbni Abidin) Böyle bir kimse zina edeceğinden korkarsa, el ile meni getirerek şehvetini teskin etmesi vacip olur. (Ebu Leys) Şehveti galebe çalar da, onu teskin için yaparsa cezalanmaması umulur. (Fethu'l-Kadir) Şafi ve Maliki mezhebine göre zevcenin elinde mastürbasyon etmesinde bir sakınca yoktur.
(Mürşit 4, İlmihal) Çok az fıkıh aleminin kadınlar konusunda bu konuya değindiği genellikle erkeklerle ilgili bu konunun ele alındığı, bu konuya değinenlerden Mücahid şöyle demiştir: "Bundan önce geçmiş olanlar genç erkeklerin istimnadan uzak kalmalarını emrederdi.. bu konuda kadının durumu ile erkeğin durumu arasında fark yoktur". Masturbasyon'un İslami hükmü konusunda mezhepler arasında bazı farklılıklar vardır. Hanefi, Şafii ve Maliki mezhebine göre masturbasyon: İmam Mâlik; "onlar eşleri ve cariyeleri dışında, mahrem yerlerini herkesten korurlar; doğrusu bunlar yerilemezler.
Bu sınırları aşmak isteyenler; doğrusu bunlar aşırı gidenlerdir" âyetine dayanarak, bu fiilin sınırı aşmaya dahil ve haram olduğunu ileri sürmüştür. 7 Mezkür fiil İmam Şâfiî'nin son içtihadına göre haramdır. Hanefîlere göre tahrimen mekruhtur; ancak "yapmadığı takdirde zinâya düşeceğinden korkan bir gencin affedileceği umulur." denilmiştir. alışkanlık yaptığı ve sıhhati bozduğu takdirde yasak fiiller arasında gireceği şüphesizdir. Hanbeli mezhebine göre ise, "meni, vücudun dışarı atmaya muhtaç olduğu birşeydir; onu eliyle atan, kan aldıran gibidir ve caizdir." Ancak Hanbelî fukahâsı bunu "zinâya düşme tehlikesi ve evlenme imkânından mahrum bulunma" şartlarına bağlamışlardır.
zina korkusu olduğu zaman mübah olur, değilse haramdır. 7 Bu şartlar gözönünde bulundurulacak olursa, elle boşalmanın hükmünü herkes vicdanında daha iyi verebilir. ancak insan fıtratı bunu hoş karşılamaz: yaptıktan sonra pişmanlık duygusu gelen bir fiilin kesin olarak helalliğine hiçbir müslüman inanmaz ve bu yolu çözüm olarak göremez. Haramlar bellidir. Helaller bellidir. İkisi arasında şüpheli şeyler vardır. En güzeli bunlardan uzak durmaktır. Niteki tıp otoriteleride aşırı alışkanlık haline getirilen masturbasyonun ruhi ve fizyolojik zararlarını ortaya koymaktadır.
-TIBBA GÖRE-
Hafta'da bir defayı aşan istimnanın yol açtığı zararlar hakkında doktorlar şunları söylemektedir: 6 Bez ve sinirler üzerinde bitkinlik meydana getirir. Çalışan unsurlar iltihaba uğrar ve yavaş yavaş mahvolur. Alışkanlık kazanıldıktan sonra terk edilmesi zordur. Bu yüzden bu kimseler evlenemezler. Evlenmiş olsalar bile bu fena alış kanlığa devam ederek devam ederek boş yere sinirleri yorarlar. Tenasüli Nervasteni (Sinir Yorgunluğu) oluşur. Tenasüli nervasteni genel nervasteni ile karışır: Hafıza ciddi şekilde zayıflar Vücut ne bedeni ne de fikri görev yapamaz hale gelir. Şiddetli başağrıları, uykusuzluk,çarpıntı, iştahsızlık vücudu adeta yıkar, kuvvetten düşürür, zayıflatır.
OĞLUNUZ BOŞALMA SONRASI YORGUNLUK YAŞAYABİLİR..
Cinsel uyarılma sırasında tüm bedende bir takım değişiklikler oluşur. Kan dolaşımı, kalp atımı, solunum hızlanır. Cinsel organlar bölgesine kan dolar. Masturbasyon ve özellikle cinsel ilişki sırasında, bedensel hareketlerle de efor harcanır. Bunlar doğal, zararsız ve geçici olaylardır. Cinsel etkinliğin erkelerde boşalma, kadınlarda orgazm ile sonlanmasından sonra, bedensel işlevler kadınlarda daha yavaş olarak her iki cinste de eski haline döner.
Bu çözülme döneminde, yorgunluk hissi, bacaklarda titreme, sık nefes alma, çarpıntı hissedilebilir. Bunlar da normal, zararsız,geçici durumlardır.Ergen Çocuklar Peşpeşe,çok kısa aralıklarla Masturbasyon yaparlar.Bu belirtiler daha belirgin olabilir, daha uzun sürebilir.Çocuklar Penisini kuru Elle,Uzun süre uyarırlar ve Bunun sonucunda.Nazik ve Duyarlı olan Penis Derisi Tahriş olur.Sonrasında Kaşıntı,Yanma,Kızarma,Yaralar gibi yakınmalara yol açabilir.Bunlar Tehlikeli değildir,Yalnızca Can Yakabilir,Geçicidir.Sizin Yapacağınız Tek Şey Çocuğunuza Kremle Yapmasını Önermektir.